Rabia

Sabitlenmiş gönderi
Öyle yıkma kendini, Öyle mahzun, öyle garip... Nerede olursan ol, İçerde, dışarda, derste, sırada, Yürü üstüne - üstüne, Tükür yüzüne cellâdın, Fırsatçının, fesatçının, hayının... Dayan kitap ile Dayan iş ile. Tırnak ile, diş ile, Umut ile, sevda ile, düş ile. Dayan rüsva etme beni.
Reklam
Bu sağanak dinmeyecek mi? Küçücük gövdenle Tekne, deniz, rüzgâr olmaya kalkışıyorsun; Çünkü gözlerin demiz gibi hâlâ gelgit halinde; Gövden yelken açmış bir tekne gibi bu tuzlu tufanda; Rüzgârsa iç çekişlerin; ortalık birden durulmazsa, Rüzgâr gözyaşlarınla, gözyaşların rüzgârla coştukça Alabora olur fırtınaya tutulmuş teknen.
Bir yığın mutluluk konuyor başına; Talih yüzüne gülüyor bütün ihtişamıyla; Ama sen, şımarık, somurtkan bir yosma gibi Dudak kıvırıyorsun talihine, aşkına. Gözünü aç! Değerini bilmeyen mutluluğun, sefil olur.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ah parçalan yüreğim! İflas eden benliğim parçalan hemen! Gözlerim, hadi zindana! Bakmayın salın özgürlüğe!
Gel gece; gel Romeo; gel sen gecemin gündüzü; Çünkü gecenin kanatları üstünde sen Kuzgunun sırtında henüz düşen kardan daha ak görünürsün! Gel ey sevecen gece, gel, sevimli, kara kaşlı gece, Bana Romeo’mu ver; sonra öldüğünde, Al da küçük yıldızlara böl onu; Onlar göğün yüzünü öyle bir süsleyecektir ki, Bütün dünya gönül verip geceye, Tapmayacaktır artık o muhteşem güneşe.
Reklam
Ölçülü sev ki uzun sürsün sevgin, Hedefe hızlı giden, yavaş kadar geç varır.
Gençlerin sevgisi, Yüreklerinde değil de gözlerindeymiş demek.
-Ancak seninle yaşar ruhum. -Binlerce kez iyi geceler sana! -Binlerce kez beter olsun gece, senin ışığın yoksa.
Cömertliğim uçsuz bucaksız denizler gibi; Denizler gibi derin sana olan sevgim. Sana ne kadar verirsem, o kadar çoğalıyor bende kalan, Sonsuz çünkü ikisi de.
Denizci değilim, ama uzak denizlerde yıkanan Uçsuz bucaksız kıyılar kadar uzak olsan da sen Sana ulaşmak için açılırdım denizlere.
Reklam
Aşkın hafif kanatlarıyla aştım bu duvarları, Durduramaz sevgiyi çünkü taştan sınırlar, Hem aşkın isteyip de başaramadığı ne var!
Sen göz kamaştıran bir parlaklık veriyorsun geceye
Tüm göklerin en güzel yıldızlarından ikisi, Yalvarıyorlar onun gözlerine işleri olduğundan: Biz dönünceye dek siz parıldayın, diye. Gözleri gökte olsaydı, yıldızlar da onun yüzünde; Utandırırdı yıldızları yanaklarının parlaklığı, Gün ışığının kandili utandırdığı gibi tıpkı. Öyle parlak bir ışık çağlayanı olurdu ki gözleri gökte, Gece bitti sanarak kuşlar cıvıldaşırdı.
Nasıl gidebilirim yüreğim buradayken? Geri dön, toprak gövde, dön de bul yüreğini.
489 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.