Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Peki bunun farkında olmak; yaşlı bir kızılderilinin dediği gibi, "hayatın bize sunamadıklarını mı sunar" yoksa bir radyo dinleyicisinin dediği gibi "sanat diğer tüm şeyler gibi seks için midir?". Yaşlı bir kızılderili ne kadar yanılabilir? -kaybedenler kulübü-
AZİZ NESİN’İN OYUNU MACARLARI GÜLME KRİZİNE SOKTU Aziz Nesin’in Macarca’ya çevrilen tiyatro oyunu Macarları gülme krizine soktu. Macaristan’da her yıl düzenlenen Komedi Festival çerçevesinde sahnelenen Aziz Nesin’in yazdığı ‘‘Hadi Öldürsene Canikom’’ isimli oyunu Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de sahnelendi. Komedi Festivali çerçevesinde
Reklam
Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu komada sevenlerine duyurulur Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu bakım evinde son gün taburcu edilmeden bir gün önce beslenme tüpünün içindeki gıdaların akciğerlerine dolması ve zannerdersek geç farkedilmesi üzerine komaya girdi. Solunum cihazına bağlı yaşatılıyor. elini ayağını oynatabiliyor, söylediklerimizi de anladığını
Tek hayalim yayında olmayan bir radyo kanalının ofisine gidip bir kadınla sevişirken bütün uykusuzlara şarkı söylemek. Tabii o kadın Dostoyevski okuduysa. Dostlarım Dostoyevski okumayan kadınla sevişilmez unutmayın. Nerede tanıştıysan hiç fark etmez. Eğer o kadın Dostoyevski okumamışsa, yatakta sana hiç zevk vermez.
Baş ucumda eskilerden kalma bir radyo, Kulağımda hayat makamından bir ezgi, Elimde kırık bir kalem, Önümde biten cümlelerden arta kalan birkaç kelime…/Volkan Şentürk
Reklam
Beynime düzenli olarak meteorlar düşüyor. Kızlarımı da yok edemiyor mandrake. Cızırtılı bir radyo kadar zar zor frekansını buluyor, afro dünya bir acı. Kim demiş yoktur diye şairlerin meslek hastalığı. (Furkan Çalışkan)
Gitmeseydi Çok güzel bir hayatımız olabilirdi. Çok paramız olmazdı belki, ama çok neşeli olabilirdik çoğu zaman. Oturup her akşam pek kimsenin bilmediği güzel filmler izlerdik, tatil günlerinde gidip rakı içerken dinleyeceğimiz plaklar seçerdik eski eşyalar satan dükkânlardan, kışları dışarıda kar yağarken ışıkları söndürüp evimizin perdelerini açardık sonuna kadar, Türk kahvesi yapardım ikimiz için. Hiç konuşmadan kahvelerimizi yudumlar, radyo tiyatrosu dinlerdik kar yağışını izlerken. Tiyatro ve kahveler bittiğinde filmlerden konuşurduk, kitaplardan, sanattan, memleket meselelerinden, İkinci Yeni şairlerinden falan. Sonra ben birkaç dize okurdum ona Cemal Süreya'dan. O da çok sever çünkü Cemalettin Seber'i. Sevdiğimiz şeylerden bahsederdik işte hep. Ben en çok onu anlatırdım, ondan bahsederdim yüzüne karşı. Sonra usulca çekilip köşeme ben öldükten sonra saklaması için bırakacağım mektuplardan bir tane daha yazardım. Dedikodusunu bile yapardık 17 numarada oturan komşumuzun. Uyuma vakti geldiğinde ise ben saçlarına bir öpücük kondurup öyle dalardım cennet gibi düşlere. Zaten ona sarıldığım bir gecenin içinde cehennemin işi ne ki? Ama gitti işte... Anonim
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.