İlkokul 2. sınıfa giderken henüz yeni yeni Türkçe'yi sökmeye başlamış birkaç kelimeyi de yarım ve malak söyleyebiliyordum. Bir öğretmenimiz vardı adı İsa Küçük'tü büyüyünce öğrendim ki düşüncesine ülkücü deniyormuş. Bir gün sırada andımızı okurken sözlerini hatırlayamadığım için bana hakaret etmişti. O gün son ders zili çalana kadar
Ew mirovên kû di şîroveyên te de dibêjin ez ûlkûcû me lê belê ne nîjadperestim, yan jî ez tirkim lê belê ji Kurda hez dikim ji wan mirova bawer neke û bila te ne xapênin.
Ew jî weke mamosteyê te dibistanêne.
Weke dosta tên xûya weke heval û rêhevala ne lê belê ti cudahî di navbera wan de nîne.
Dixwazin te asîmîle bikin.
En acısıda öyle direk öldürülmemek yerden yere vurulup, Vücudundaki bütün kemiklerin kırılırcasına.
Acıyı en derinden hissederken kırılan kemiklerinin sesini duyup zifiri korkuyu işitircesine.
Keşke sadece ölmek olsa.