Ben şiir okurken önce sözlükleri rafa kaldırıyorum. Kitabın kapağına bakmıyorum, kitabın kapağında fotoğrafa hapsolmuş şairin bakışlarıyla buluşturmuyorum gözlerimi. ‘İkinci Yeni bir başlıktır, bunun iki buçuğuncu yenisi, üç yetmiş beşincisi yoktur’ demiyorum. Kaçınıyorum birkaç kelimeden başlıklar üretip şair künyelerini bu çatılara
Küçükmüşsün daha o zamanlar. Henüz yürüyemeyecek kadar küçük. Kıtlığın, yoksulluğun ve kara kışın olduğu bir zamanmış. Komşunun akşamdan yediği etin kemikleri evlerinin arkasına, damdan süpürülmüş kar yığının üstüne atılmış. O kemiğin suyundan çorba içmişsin. Annen, o günlere bir daha dönmek istemediğini, bir gün ağlayarak anlatmıştı sana.
Dalyan gibi çocuk yerde devrik duruyor. İş bulamıyor. Koca koca okulları bitirdi. Bitirdi de ne oldu? Avratlar gibi evden dışarı çıkmıyor. Darıldı dünyaya sanki. Bu hükümet imanımızı gevretti, toprağımızı kuruttu, soluğumuzu tıkadı. Madara etti bizi.