Miğdeme oturan canımı acıtan bir kitap oldu.
Bu kitap benim hatırımda bir İngiliz’in İrlanda’nın denizci ve kuytuda kalmış bir kasabasına gidip verdiği umut ve bozduğu düzenle kalacak.
Dili, anlatımı, konusu her yönüyle şahane.
İnsanlar ve yaşantıları çok güçlüdür. Şekil verildiğinde her türlü yaşantı dünyayı değiştirmek için bir anahtardır.
Bu kitap hayatın insanları nasıl ters köşe yaptığını, mucizelerin en umulmadık anlardan doğduğunu yeniden hatırlatan yer yer sert, yer yer yumuşacık bir roman.
İki ayrı hikaye; geçmiş ve bugün.
Geçmişte kahraman bir asker olan Blanche’i, bugünde sarsılmış bir kadın olan Solene’i konu alıyor. 100 yıl arayla iki bambaşka kadın hiç farketmeden ortak hisleri yaşıyor.
Laetitia Colombani’ nin akıcı anlatımı ile bu kitabın sonunu getirmeden elinizden bırakamayacaksınız.
Aynı zamanda bu kitap uzun zamandır okuduğum kitaplardan farklı olarak kelime zenginliğiyle beni şaşırttı. Yazarın olduğu kadar çevirmen Gülşah Ercenk’ in başarısını tebrik ederim. Çeviride mükemmel bir iş çıkarmış.
75 yaşında olan Maurice tüm hayatına etki eden beş insanı anlatıyor. Her insana bir kadeh, her kadehte derinleşen konular. Zamanla birlikte süre gelen hisleri zihninizde canlandıracak ve Maurice için en güzelini dileyeceksiniz.
Bu not kendimedir. Bu dünyanın olmazsa olmaz tek hissi ait olmaktır.
Akıcı, etkili, duygulu tastamam bir kitap.
Baş kahraman Adam. Kitap boyunca Adam’ın doğal aile yaşantısını ve ünlülerden imza toplama ilgisini ve bu ilginin mesleğe dönüşmesini izliyoruz.
Arka kapak yorumlarında yazdığı gibi çok komik mi hayır. Ama sıkıcı olmayan, anlatımıyla ve olaylarla akıcı bir roman.
Vidgis Hjorth.
Ne yazık ki bu kitabı yazarın kendinden esinlenerek yazdığını kitabı bitirdiğimde öğrendim.
Kitap 5 yaşından 7 yaşına kadar babası tarafından pedofili mağduru edilmiş bir kız çocuğunun hakkında.
Akıcılığıyla hızlıca okunan, gerçekçiliğiyle iç bunaltıp bitsin artık dedirten bir kitap.
Anlatmak zor. Özetle pedofiliye maruz kalan Bergljorth, ailesi tarafından nasıl dışlandığını anlatıyor. Ve üzerinden yaklaşık 45 yıl geçmesine rağmen bu olayın gölgesinin hayatında olduğunu, unutulamayacak kadar güçlü etkilerinin olduğundan bahsediyor.
Toplumların kanayan yarası.
Öyle değil mi? Bazı insanlar bir hata sonucu seçim yapmak durumunda kalırsa hatayı görmezden gelmeyi seçiyor. İnsanı insandan ayıran özellikler bu gibi durumlarda ortaya çıkıyor.