Düşünmek, çölü devreden çıngıraklardan Tevekkülün uzun akislerle güldüğünü. Cenup akşamlarındaki içli melalin Çatlak ve sabırlı dudaklardan Yorgun bir şarkı halinde döküldüğünü. Davetli bakışların ihtirasını, Kendi hududumuzca başkasını düşünmek...
Düşünmek, ne olduğunu giden günlerin, Tasımızın damla damla dolduğunu... Ve benzimizin bir gün gelip solduğunu, Döküldüğümüz okyanusları düşünmek. Yılların verdiği susuzluğu ruhumuza, Yatışmayan ihtirası düşünmek bir lahza.
Reklam
Dar çemberinde yok olduğumuz anları, Bir anda yarattığımız uzun zamanları Yaşanılmamış beyaz saatleri düşünmek...
Söndü mü, akisleri yüzlerde sevincin? Yok, eski cıvıltılar aşina seslerde. Nerde, cömert elimle beslenen güvercin? Bir bekleyişten ürperen boş kafeslerde.
Bu ümitsiz kış akşamlarında, Ilık sabahların tahayyülüyle susmaktasın. Vaktiyle hülyanı dizdiğin dalların Alevlerinde ısın!
Pencereler bizimdir bu saatte, uykumuzu işçilere bıraktık uyandırmayın erken kalkacakları. Sahibiyiz bu saatte denizin, gökyüzünü genişletmek elimizde çıkmaz yıldızlar sözümüzden. Herkes yatağından memnun bu saatte, her zamanki ziyaretinde ölüler -düşünmüyoruz onları şimdilik-. Başka şeyler düşünülür bu saatte, daha açık bahsedilir yaşamaktan.
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.