Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Dünyevi şeyleri , uhrevi dünyaya sokup saklamak insanın yegane görevidir .
Sayfa 61
Ölüm hayata değer katar . Güllerin çarkında zemberektir - yani ölüm , hayatını rakibi olduğu kadar takım arkadaşıdır .
Sayfa 61
Reklam
" Birisi bir bank'ın üzerinde ölüverirken , çoktan korkunun üstesinden gelmiş oluyordu . İşte o an korkuya ben sahip çıkıyordum "
Sayfa 59
Bazen ölüm ve hayat birbirine zıttır . Bir yanda hayat , öbür yanda tehdidi her zaman hissedilen , sebebi bilinmeyen , her şeyi sonlandırıp bitiren bir şey olarak ölüm vardır .
Sayfa 61
Girdiği edebiyat çevreleri aracılığıyla kendisinden on dört yaş büyük Lou Salomè adındaki bir bayanla tanışması Rilke için bir dönüm noktası sayılmaktadır. Bu kadın sayesinde el yazısına çeki düzen veren Rilke, Renè Maria olan önadını Rainer Maria olarak değiştirir. Bayan Salomè’nin etkisi bu kadarla da kalmaz. Rilke izlenimciliğin etkisini yavaş yavaş kaybeder ve söylemek istediklerini mistik bir yapıyla lirik bir tonda dile getirmeye başlar. Ayrıca Salomè’ye karşı duyduğu aşk ve güven sonsuza dek sürer. Her sıkıştığında, her ruhsal bunalıma girdiğinde Salomè’ye sığınıp ondan yardım alır.
Sayfa 18 - Beyan Yayınları
“İnsanlar başkalarının yargı ve düşünce denizinde yüzerler.”
Sayfa 33 - Beyan Yayıncılık
Reklam
Malte’nin etkisiyle Avrupa’nın iyice içine girmiş olan Rilke, bu kıtadan biraz uzaklaşarak soluk almak, yeni yerlere gidip buraları tanımak, bir nevi saklanmak, kaçmak ister ve bir çağrıya uyarak Kuzey Afrika’ya gider. Cezayir, Kartaca, Tunus gibi ülkeleri gezerek Arap kültürüyle tanışır. Bu gezi onu alıp en sonunda Mısır’a ulaştırır. Tanıdığı bu yeni ve mistik dünya onu Arapça öğrenmeye zorlar ve şairde Kuran-ı Kerim’i okuyup inceleme isteğini doğurur. Böylece Rilke yeni bir dünyaya, yeni bir sanata ve yeni bir Tanrı imajına kavuşur. 1912 yılında İspanya yolculuğuna çıktığında Afrikada’yken tanıştığı Arap kültürüyle ve Kuran’la derinlemesine ilgilenme fırsatı bulur. Rilke’nin Hristiyanlık dininden uzaklaşması işte bu yıllara ve İspanya gezisine rastlar. Kuran’ı incelemesiyle İslâmiyet’e ve Hz.Muhammed’in kişiliğine duyduğu hayranlık artar. Yazdığı ağıtlardaki melek imajının da Hristiyan’ca değil Müslüman’ca olduğunu bizzat belirterek bu dine ne kadar önem verdiğini açıklamış olur.
Çünkü Rilke'ye göre (Malte'nin deyişiyle) anne, çocuğun korktuğu şeyleri arkasına saklar. Çocuğu o şeyden koruyabilen kişi sadece annedir.
Öte yandan ölüm Malte'ye göre hayatın bittiği noktada başlayan müthiş bir değişimdir. Onu hayatın zıttı olarak kabul etmek yerine, hayatın bitişiyle başlayan yeni bir dönem olarak görür. Yani hayat ve ölüm birbirini tamamlayan, birbiri olmadan bir anlam ifade etmeyen iki olaydır.
Çünkü insanlar, doğdukları andan itibaren ölecekleri ölümü kendileri gibi yetiştirirler.
Reklam
Ölüm hayata değer katar. Günlerin çarkındaki zemberektir, endişe veren bir tat sağlar hayata, kaderin altında karanlık ve gizli bir akıntı şeklinde çağıldar. - Yani ölüm, hayatın rakibi olduğu kadar takım arkadaşıdır.
Önceden insan, ölümü içinde taşıdığını bilirdi.
İnsanlar başkalarının yargı ve düşünce denizinde yüzerler.
Rilke, Clara'ya yazdığı mektupta şöyle der:
"Bu şehir, çok büyük ve en ücra köşesine kadar hüzün dolu."
Beyan Yayınları
306 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.