Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Böyle dehşetli bir asırda, insanın en büyük meselesi: İmanı kurtarmak ve kaybetmek davasıdır.
Sayfa 14 - Envâr YayınlarıKitabı okudu
Şüheda yurdu olan şu aziz vatana Risale-i Nur'u okuyarak hizmetten, fedakârlıktan başka hiçbir gayem yoktur.
Sayfa 176 - rnkKitabı okudu
Reklam
...Bir saray, yüzer kapalı kapıları var. Bir tek kapı açılmasıyla o saraya girilebilir; öteki kapılar da açılır. Eğer bütün kapıları açık olsa, bir-iki tanesi kapansa, saraya girilemeyeceği söylenemez. İşte hakaik-i imaniye, o saraydır. Herbir delil, bir anahtardır; isbat ediyor, bir kapıyı açıyor. Bir tek kapı açılırsa, sair kapıların anahtarları bulunmadığından veyahut gafletle kaybedildiğinden, o hakaik-i imaniyeden vazgeçilmez ve inkâr edilemez.
Risale-i Nur'da anlamadığım yerler oluyor, okumaya devam etmeli miyim? Herkes istidadı[kabiliyeti] nisbetinde kendi kendine istifade eder. Aklınız herbir meseleyi tam anlamasa da, ruh, kalb ve vicdanınız hissesini alır. Ne kadar istifade etseniz, büyük bir kazançtır.
Mehmed Âkif, bir üdebâ meclisinde,
"Viktor Hügo'lar, Şekspirler, Dekartlar; edebiyatta ve felsefede, Bedîüzzaman'ın bir talebesi olabilirler." demiştir.
Sayfa 41 - rnkKitabı okudu
Reklam
Böyle dehşetli bir asırda, insanın en büyük mes'elesi: İmanı kurtarmak veya kaybetmek davasıdır.
Sayfa 15 - rnkKitabı okudu
Nur'dan okuyuvermek nimetini lütfettiği zaman der ki:
"Bu benim dersimdir. Ben kendim için okuyorum. Bu risaleyi, şimdiye kadar belki yüz defa okumuşum. Fakat, şimdi yeni görüyorum gibi tekrar okumağa ihtiyaç ve iştiyakım var."
Sayfa 31 - rnkKitabı okudu
Said Nursî, Eski Said tabir ettiği gençliğinde felsefede çok ileri gitmiştir. Garbın Sokrat'ı, Eflatun'u, Aristo'su gibi hakikatlı feylesofları ve şarkın İbn-i Sina, İbn-i Rüşd, Farabî gibi dâhî hükemalarından felsefe ve hikmette Kur'an-ı Hakîm'in feyziyle çok ileri geçmiş ve Kur'andan başka halâskâr ve hakikî rehber olmadığını dava etmiş ve Risale-i Nur eserlerinde isbat etmiştir.
Sayfa 27 - rnkKitabı okudu
Bedîüzzaman diyor ki: "Bir tek gâyem vardır: O da, mezara yaklaştığım bu zamanda İslâm memleketi olan bu vatanda bolşevik baykuşlarının seslerini işitiyoruz. Bu ses âlem-i İslâmın iman esaslarını zedeliyor, halkı bilhâssa gençleri imansız yaparak kendisine bağlıyor. Ben bütün mevcudiyetimle bunlarla mücâdele ederek, gençleri ve Müslümanları imana dâvet ediyorum. Bu imansız kitleye karşı mücâdele ediyorum. Bu mücâhedem ile inşâallah Allah huzuruna gitmek istiyorum. Bütün faaliyetim budur. Beni bu gâyemden alıkoyanlar da korkarım ki, bolşevikler olsun. Bu iman düşmanlarına karşı mücâhedeyi açan dindar kuvvetlerle el ele vermek benim için mukaddes bir gâyedir. Beni serbest bırakınız, el birliğiyle komünistlikle zehirlenen gençlerin ıslâhına ve memleketin imanına ve Allah'ın birliğine hizmet edeyim." Komünizmin kızıl alevleri Anadolu'nun çatılarını ciddî tehdid etmeye başladığı bugünlerde, bu çağrının ve bu dâvetin mânâ ve ehemmiyeti daha iyi anlaşılıyor.
Reklam
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمٖينَ وَ الصَّلاَةُ وَ السَّلاَمُ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلٰى اٰلِهٖ وَ صَحْبِهٖٓ اَجْمَعٖينَ Îman ve İslâmiyet âb-ı hayatına susamış kıymetli kardeşlerim! Evvelâ: İtiraf edeyim ki, bu konferansın verildiği kürsüde bulunmuş olmak itibariyle sizlerden farkım yoktur. Sizin bir kardeşinizim. Hem bu konferans, benim çok muhtaç olduğum gayet nâfî bir dersimdir. Muhatab, kendimdir. Dersimi müzakere nev'inden, siz mübarek kardeşlerime okuyacağım. Kusurlar bendendir. Kemal ve güzellikler, istifade ettiğim Risale-i Nur eserlerine aittir. Bir mâni başımıza gelmezse, haftada bir defa olarak devam edeceğimiz dinî konferanslardan, bugün birincisi îmana dâirdir. Çünkü, Bediüzzaman Said Nursî'nin Birinci Millet Meclisi'nde beyan ettiği gibi, "Kâinatta en yüksek hakikat îmandır; îmandan sonra namazdır." Bunun için biz de konferansımızın Kur'ân, Îman, Peygamberimiz Resûl-i Ekrem (Aleyhissalâtü Vesselâm) Efendimiz hakkında olmasını münasib gördük. İkincisi de inşâallah namaz ve ibadete âit olacaktır. Konferans
Sayfa 7 - Envar yayın
Bir insanın en başta elde etmeye çalışacağı ilim; iman ilmidir. İlimlerin esası, ilimlerin şahı ve padişahı; iman ilmidir.
Birisinin hatasıyla başkası mes'ul olamaz. Kardeşi de olsa, taifesi de olsa, partisi de olsa o cinayete şerik sayılmaz. Olsa olsa o cinayete bir nevi tarafgirlikle yalnız manevî günahkâr olur. Âhirette cezasını görür; resmen ve kanunen mes'ul olamaz.
Sayfa 150 - Envar NeşriyatKitabı okudu
Bir eser okunacağı veya bir söz dinleneceği zaman, evvelâ ...
Kim söylemiş? Kime söylemiş? Ne için söylemiş? Ne makamda söylemiş? olan bir kaide-i esasiyeyi, nazar-ı itibara almalı.
Sayfa 21 - rnkKitabı okudu
Kıymetli kardeşlerim! Böyle dehşetli bir asırda, insanın en büyük mes'elesi: İmanı kurtarmak veya kaybetmek davasıdır.
383 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.