KADINLAR.. O kadar büyük bir kavramı seçip kitabın başlığı yapınca tabii olarak içinin doldurulmasını beklediğim romandı. Bukowski bu romanın baş kahramını kendi yaşamına paralel bir karakterde olan "Henry Chinaski"dir.
Kitabı bir bütün olarak bakarsak seks, alkol, kusmak, kamış ve yarıktan ibaret. Tabi bunları yaparken de şiir konferansları ve mektuplaştığı diğer KADINLAR arasında gözüküyor. Her iki sayfada bir başka kadınla sevişiyor. Hatta bu sevişmelerinde prezervatif kullanmaktan hoşlanmadığını belirtiyor. Yerime koyunca kendimi kesin AIDS olur geberirdim diye içimden geçirmedim değil. Ha bir de adamda nasıl bir penis varsa o yaşlı haliyle "götürmediği" genç kız kalmadı Amerika'da. Çıkarda gölgesinde serinleyelim Bukowski reyiz!
Özüne bakacak olursak eğer yazar satır aralarında bu yaşamı neden böyle gördüğünü anlatmaya çalışıyor. Hayata geç kaldığını, sevillmediğini, mesleğini bile öğlene kadar yatmak için seçtiğinden bahsediyor. Gerçekten aileden sevgiyle büyüse ve sevgiyi tatsa farklı bir hayatı zorlamak isteyeceğini son sayfalarda görüyoruz.
Kitabı okumak şehvetli ve hayal gücümü zorladı. Bu romanı okumadan önce
Ekmek Arası romanını okumanızı tavsiye ederim. Kitapla kalın.
"Benimle yatabilirsin ama seks yok."
"Neden?"
"Evlenmeden seks yasak."
"Kim yasaklıyor?"
"Drayer Baba onaylamıyor.(Tanrısı)"
"Tanrı bile bazen yanılır."
"Asla."
"Yatalım."