Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
YOKLUK. Sevilen nesnenin yokluğunu —nedeni ve süresi ne olursa olsun— sergileyen ve bu yokluğu bırakılmışlık deneyimine dönüştürmeye yönelen her türlü dil oluntusu.
Sartre
Batma uygun bir yokoluş mudur yalnızca? Onu bir dinleniş olarak değil de bir coşum diye okumak zor olmaz benim için. Yasımı bir kaçış altında gizlerim; beni sorumlu bir özne yapan bu yoğunluktan, bu tıkanıklıktan kurtulmak için, eririm, bayılırım: çıkarım: esrimeye ermişimdir.
Reklam
Ölümün aşığı mı? Bir "yarı" için gereğinden fazlasını söylemektir bu; half in love with easeful death (Keats): ölümden sıyrılmış ölüm. O zaman şöyle bir düşe dalarım: bedenimin hiçbir noktasından sızmayacak bir tatlı kanama, daha yokolmadan acısız yaşayacak zamanım olacak biçimde hesaplanmış, nerdeyse tam o anda bir tükeniş.
Böyle battığım zaman, artık bana hiçbir yerde, ölümde bile yer kalmamış demektir. Ötekinin imgesi —ona sarılıyor, onunla yaşıyordum —yoktur artık; kimi zaman onu bir daha dönmemesiye uzaklaştırır görünen bir yıkım söz konusudur, kimi zaman da onu bana getiren taşkın bir mutluluk...
Rusbrock: ... batışın dinlenişi
Batma bir uyutum anıdır. Bir esin etkisini gösterir, kendimi öldürmeden kendimden geçmemi buyurur bana. Batışın yumuşaklığı bundandır belki: bunda benim hiçbir sorumluluğum yoktur, edim (ölmek) bana düşmez: bırakırım kendimi, dönüşürüm (Kime? Tanrı'ya, Doğa'ya, ötekinden başka her şeye).
Baudelaire: Aşıkların Ölümü
Batma esintisi bir incinmeden gelebilir, ama bir kaynaşmadan da gelebilir: birbirimizi sevdiğimizden birlikte ölüyoruz: göksel tözde eriyerek, açık ölüm, ortak mezarın kapalı ölümü.
Reklam
Werther
İster incinmeden olsun, ister mutluluktan, bazı bazı batma isteğine kapıldığım olur. Bu sabah (kırda), hava kapalı ve yumuşak. Acı çekiyorum (hangi nedenle, bildiğim yok). Bir intihar düşüncesi doğuyor içime, her türlü hınçtan uzak (hiç kimseye şantaj yapmam söz konusu değil); yavan bir düşünce bu; hiçbir şeyi koparmıyor (hiçbir şeyi "kırmıyor"); bu sabahın rengine (sessizliğine, bırakılmışlığına) çok uygun.
Demek ki bir aşık konuşuyor ve şöyle diyor: "Batıyor, çöküyorum..." BATMAK. Umutsuzluk ya da ergi sonucu aşık öznenin kapıldığı yok oluş esintisi.
Kuşkusuz, her aşk oluntusu bir anlamla donanmış olabilir: doğar, gelişir ve ölür, bir nedenliliğe ya da bir amaçlılığa göre yorumlanması, hatta, gerekirse, töre dersi çıkarılması her zaman olanaklı olan bir yol izler ("Delirmiştim, iyileştim", "Aşk bundan böyle sakınılması gereken bir tuzaktır", vb.): aşk öyküsü budur işte
Dis-cursus, kökeninde, şuraya buraya koşma edimidir, gidişgelişler, "girişimler", "entrikalar" söz konusudur. Gerçekten de aşık kendi kafasında durmamacasına koşar, yeni girişimlerde bulunur, kendi kendine karşı entrikalar çevirir.
Reklam
Bu kitabın gerekliliği şu düşüncede yatıyor: bugün aşk söylemi alabildiğine yalnız. Belki de binlerce özne kullanıyor bu söylemi (kim bilir?) ama hiç kimse desteklemiyor; çevre diller tümden bırakmışlar onu: ya bilmiyor, ya küçümsüyor, ya alaya alıyorlar; yalnızca iktidardan değil, çarklarından (bilim, bilgi, sanat) da koparılmış.
Geri gelemeyecek olanın yarattığı korku. Kesin olanın tanımı da budur işte
Eğer annemi bulacağımdan emin olsaydım hemen ölürdüm.
Yası (kederi) ortadan kaldırmamalı (zamanla ortadan kalkar düşüncesi saçmadır) da onu değiştirmeli, dönüştürmeli, dural bir durumdan (birikme, tıkanma, aynı olanın yinelemeli geri dönüşleri) akıcı bir duruma geçirmeli.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.