Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hıristiyanlık çeşitli kaynaklardan güçlü öğeleri birleştirdi. Yahudilerden bir Kutsal Kitap ve biri dışında bütün dinlerin sahte ve kötü olduğu öğretisini aldı; ama Yahudilerin ırksal dışlayıcılığından ve Musa yasasının zahmetlerinden uzak durdu. Son zamanların Yahudiliği ölümden sonra yaşama inanmayı zaten öğrenmişti; ama Hıristiyanlık cennet ve cehenneme, birine gitmenin ve diğerinden sakınmanın yollarına bir kesinlik kazandırdı. Paskalya, Yahudi Fısıh Bayramını dirilen Tanrı'nın pagan kutlamalarıyla birleştirdi. İran düalizmi özümsendi; ama iyi ilkenin sonunda her şeye kadirliğine ilişkin daha sağlam bir güvenceyle birlikte ve pagan Tanrıların Şeytan'ın izleyicileri olduğu eklenerek. Başlangıçta Hıristiyanlar, felsefede ve ritüellerde hasımlarıyla eşit değildi; ama aşama aşama bu eksiklikler giderildi. Felsefe ilk önce Ortodoks Hıristiyanlar arasında değil, daha çok yarı-Hıristiyan Gnostikler arasında gelişti; ama Origenes'in zamanından itibaren Hıristiyanlar, yeni-Platonculukta değişiklikler yaparak yeterli bir felsefe geliştirdiler. İlk Hiristiyanlarda ritüel biraz bulanık bir konuydu; ama St. Ambrosius zamanına gelindiğinde, son derece etkileyici olmuştu. Rahipliğin gücü ve ayrılığı Doğudan alındı; ama Kilisede, Roma İmparatorluğunun pratiğine çok şey borçlu olan yönetim yöntemleriyle giderek güçlendirildi. Eski Ahit, gizem dinleri, Yunan felsefesi ve Roma'nın idari yöntemleri, hepsi Katolik İnançta harmanlandı ve bir araya gelip, Kiliseye daha önce hiçbir toplumsal örgütlenmenin sahip olamadığı bir güç verdi.
Sayfa 298Kitabı okudu
Birazcık görmek bu kızı yetmiştir Pluton’a Sevgi işte böyle acelecidir.
Sayfa 112Kitabı okudu
Reklam
Bacchus kültünün vazgeçilmez içkisi, şarap din taraftarlarının tanrıyla bağlantı kurmasını kolaylaştırdığından, bu kültü benimseyenler sürekli bir sarhoşluk hali içinde esrik bir yaşantı sürüyorlardı.
İnsanın bilinmeyene olan evrensel merakından ve bu merakın yaşam ve ölüm gibi iki ana damarda toplanma­sından yararlanarak tapım biçimlerini ve kendine özgü ku­rallarını belirleyen gizemler, coşkunluğu artırmak için gerçekleştirdikleri dinsel ayinleri kanlı kurban törenlerine, mü­zik ve şarabın etkisiyle çıldırasıya yapılan danslara, tanrıyla esrik kavuşmalara dönüştürünce, ortaya çıkan taşkınlıklar kişilerin kendilerine ve topluma da zarar verici boyutlara ulaşmıştır. Bu durumda, devletinin varoluşunu öngörüyle kesintisizce sürdürmek zorunda olan Roma, peşpeşe çıkardığı Senatus kararlarıyla gizem dinlerinin yasaklanması ya da işlevlerinin sınırlanması konusunda kesin tavır sergilemiştir.
"..Her insanın doğarken kendine özgü bir ruh edinmesi gibi, her ulus da kendi yazgısını yönlendiren bir ruha sahiptir..."
Sayfa 40 - ePubKitabı okudu
Paulus din değiştirmemiş olsaydı, İsa'nın başlattığı akım büyük olasılıkla bir dünya dini haline gelmezdi. İmparator Constantinus'un benimsediği Hıristiyanlık MS 4. yüzyılda Theodosius tarafından resmi devlet dini konumuna çıkarılmamış olsaydı, Roma dünyası çoktanrıcı olmaya devam edebilirdi. Hıristiyanlığın ortaya çıkışı kaçınılmaz olmaktan uzaktı. Paulus ile Constantinus'un din değiştirmeleri arasındaki dönemde birçok kült yarış içindeydi ve hiçbirinin öbürlerine üstün geleceği kesin değildi. Avrupa kültürü pekala Mithras, Hermes ve Orpheus gizem dinleri gibi kültlerce şekillenebilir ve Hıristiyan dini küçülerek zamanla ortadan kalkabilirdi. Hıristiyan dini bir tesadüf eseridir.
Sayfa 25 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Hıristiyanlık doğduğu yıllarda ölümcül bir hastalıkla engellenseydi, dünya bugün Mithras dininde olurdu .. - E. Renan
“Savaşın adını bile hiç işitmemiş adamlar cüretkarca taşlara ve duvarlara saldırdı. Serapeum’u yıktılar. Muharebesiz, düşmansız galipler sunulara savaş açtılar. Cesaretle onları yok edene kadar, soyup soğana çevirene kadar heykellerle savaştılar. Askeri taktikleri görünmeden çalmaktan ibaretti. Kımıldatamadıkları taşlarının ağırlığından dolayı döşemeyi taşıyamadılar, neyse. Herşeyin altını üstüne getirdiklerinde, elleri kanla lekelenmedi. Tanrılara karşı savaş kazandıklarını söylediler. Kutsal şeylere saygısızlıktan ve dinsizlikten şöhret elde ettiler. Bu kutsal yerlere keşişler yerleştirirler, insana benzeyen ama domuz gibi yaşayan şu adamlar... Siyah bir cübbe giyenin ezici bir üstünlüğü vardı, ne de olsa!..”
Birazcık görmek bu kızı yetmiştir Pluton’a Sevgi işte böyle acelecidir (Ovidius)
Tıklım tıklım olurdu kapım, sıcacık kalırdı eşik, evim vardı çiçekten çekenklerle donatılan yatağımdan kalkar kalkmaz güneş doğarken.
Reklam
Nerede, hangi yörelerde yer aldığını düşüneyim, ey yurdum? Göz bebeklerim sana yöneltmek istiyor bakışlarını, şu yabanıl öfkeden kurtulurken bir an önce.
Ama ışıl ışıl gözleriyle altın yüzlü Güneş dolaşmaya başlayınca parlak gökyüzünde, katı toprakta, çılgın denizde, diri küheylanlarıyla kovunca gecenin gölgelerini. ( Catullus)