"Çocuğumuza kaygıyı biz yüklüyoruz, onu koşullu seviyor, her şeyi başarıya endeksliyoruz."
- Gençlerle Sınav Kaygısı Üzerine Psikodrama Çalışmaları, Perihan Demirbaş, sf. 52
Masallar gerçekten çok daha fazlasıdır: Bize ejderhaların var olduğunu anlattıkları için değil ama bize ejderhaların yenilmez olmadıklarını anlattıkları için.
Bir kalemin ucundan hislerimiz akınca
Bir ince yol onları sıkıyor, daraltıyor;
Beni anlayamazsan gözlerime bakınca
Göğsümü parçala bak kalbim nasıl atıyor.
-Sabahattin Ali, 15 Ocak 1934
(...)
Yüzün ki korkular verir bana ne zaman yüzümü tutsam
yüzüne.
Ben ki ölüme hiç eğilmedim, hiç girmedi sözlüğüme
Belki sokağa ilk çıkan bir çocuktur ölüm
Belki senin bazan topuz yaptığın saçın
Bir yaban çiçeği ya da daha ilk geliyordur dünyaya
Bir demek maydanozu koparıp bırakmak belki de.
Dedim ya hiç bilmiyorum arabı belki de benim sık sık çıkarıp
baktığım bir fotoğrafın
Bıyıkları hep yüzüne düşen bir adama çektirdiğim
Bir suya bakarken
Bir suya
Duru mu duru ve daha sessiz ölümün kendinden.
Ben ki seninle aştım yaşları
Koydum çağıma adımı. Bir burukluğu yüzün gibi.
Ilhan Berk
Ve uzun uzun sustuk sonra üçümüz de
Yakındık ne de olsa üçümüz de ölüme
Onlar için bir yer değiştirmekti ölüm
İki heceli bir sözcük benim için.
Ilhan Berk
Ben birazdan kalkıp Sirkeci'ye gideceğim
Sevgilim trene binip gidecek
Bir zaman bir güneş doğmayacak sabah olmayacak, bir zaman
dünyada değilmişiz gibi korkacağız.
Bunlar hep olacak ruhum
Bir gün bakacağız İstanbul güzel
Ondan sonra her gün İstanbul güzel.
Eskiden çok eskiden bu dünya daha güzelmiş mesela
Bu bulutlar bu gökyüzü uzanınca dokunacağımız bir
yerdeymiş
Şimdi şiirdeymiş bunlar
Her şey bu hesap ruhum.
Bu dünya güzel
Gülhane ağaçlık.
(...)
Şimdi Güneyde bir yonca büyüyorsa benim gibi
Daha iyi bir hayat için büyüyor.
Gelincikler köklerimin yanı sıra onun için büyüyor.
Pamuklar daha beyaz açıyorlarsa
Sebep aynı.
(...)
Şimdi dünyada yalnızlığı kimse sevmiyor.
(...)
Ilhan Berk