Hiçbir yere ait olamama hissi...
Yerim yurdum yoktu ki benim. Yalnızdım hep. Girdiğim her toplumda, her mekânda ruhum daralıyordu benim. Bendeki insan ayrımı değildi. Öyle olsa sevdiğim insanlarla da mutlu olurdum. Ne yazık ki orada da sıkılıyor kaçacak delik arıyordum. Bu dünyada bir mekâna, bir topluma uyup da aralarına karışabildiğim hiç olmadı, küçüklüğümden beri hem de. Mekânsızdım ben. Lâ mekân!
Sayfa 113Kitabı okudu
“‘Orta Afrika’da uyku hastalığı denen bir hastalık vardır, hepimiz duymuşuzdur. Ama bir de ruha saldıran bir hastalık vardır ki, onu pek bilmeyiz. İlk evreleri çoğu zaman hiç fark edilmediği için çok tehlikelidir. İlk kayıtsızlık ya da isteksizlik belirtisini önemsemezlik etmeyin! Bu hastalık ancak, yüzeysel bir biçimde yaşamaya zorladığımız ruhun acı çektiğini, hem de büyük acılar çektiğini fark ederek önlenebilir. Ruh, güzel ve derin olan her şeyi sever. ’”
Reklam
“Aşırı yalnızdım ve sonunda bu yalnızlığı sevdim. Hatırlıyorum, ruhen yalnız bir halde bütün geçmiş yaşamımı yeniden gözden geçirdim, geçmişimi düşündüm, kendimi amansız ve katı bir şekilde yargıladım ve hatta bir seferinde beni bu yalnızlığa, hem kendimi yargılamamı, hem de eski yaşamımı gözden geçirmemi sağlayan bu yalnızlığa gönderdiği için kadere teşekkür ettim.”
Sayfa 357Kitabı okudu
"Herkes bir gün yalnız kalır " Ben hep yalnızdım Daha doğrusu üç kişiydik, -Bedenim, ruhum, cenazem-...
Orta Afrika da uyku hastalığı denen bir hastalık vardır,hepimiz duymuşuzdur.Ama birde ruha saldıran bir hastalık vardır ki; onu pek bilmeyiz.İlk evrelerini çoğu zaman hiç fark edilmediği için çok tehlikelidir.Kayıtsızlık ya da isteksizlik belirtisini önemsemezlik etmeyin! Bu hastalık ancak, yüzeysel bir biçimde yaşamaya zorladığımız ruhun acı çektiğini, hem de büyük acılar çektiğini fark edende önlenebilir.Ruh, güzel ve derin olan her şeyi sever.
416 syf.
·
Puan vermedi
Beş yaşında güçlü olmayı öğrenin küçük bir kız çocuğu vardı o koca adamın. Ne yaparsa yapsın korkup asla saklanmazdı. Korkularının üzerine gider, bildiğini okumaya devam ederdi. Ruhum yalnızdı, bıraksınlar bedenimde yalnız kalsın. 22 yaşındaki Avşin, kendi açtığı dükkanıyla geçinip hayatına devam ediyordu. Babasından gördüğü şiddet ve annesinin kendi kızı mutlu olacak diye yaptığı şeyler hep onu mutsuzluğa sürükledi. Bir gün onunla evlenmek isteyen Akın ile neye uğradığını şaşıran Avşin, hayatının ellerinden kopup gittiğinin farkındaydı ama dayanamıyordu. O bu zamana kadar kendi babasına bile boyun eğmezken şimdi nasıl onlar istiyor diye evlenebilirdi? Mucizem Sensin; yazarın okuduğum üçüncü kitabı oldu. Giz serisinin bende ki yeri o kadar farklı ki... Neyse ona girmeyeceğim şimdi Kitabın sonuna kadar bir Avşin’in babasına bir de Baran’ın babasına sinir olup durdum. Rahat bıraksanıza şu çocukları moruklar. Neyse.. Olay örgüsü o kadar güzel işlenmiş ki sonuna kadar heyecanla ne olacak diye okuyup durdum. Zaten yazarın kalemine diyecek lafım yok. Hem sade hem akıcı rahatlıkla su gibi okuyorsunuz eserlerini. Kitap beni o kadar hayretlere sokup durdu ki en sonunda yok artık bu kadar da olmaz ya diyorsunuz ama maalesef ki oluyor. Fakat en çok sevdiğim kısımları ise Avşin’in kendi ayakları üzerinde durmaya başladığı kısımlardı. Resmen bambaşka bir kıza dönüştü. Derler ki aşk insanı aptallaştırır. Oysa bu çiftimizi tam tersi kendine getirdi desem doğru olacak. Birbirlerinin yanında oldukları sürece aşamayacakları hiçbir zorluk yok..
Mucizem Sensin
Mucizem SensinMelek Kaş · Efsus Yayınları · 202176 okunma
Reklam
79 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.