Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

rua

Gönlümüz ve kalbimiz üzerindeki o demir kapı açıldıktan sonra, karanlıktan (zulumat) çıkar ve o nurlu alana (hidayet) adım atarız. Burada tekamül edebilmenin şar ise, yolda ilerlerken düşünce ve davranışlarımızın gittikçe saflaşması gerekliliğidir. Evet, büyük temizlik bir ölçüde tamamlandı ama tasfiye (saflaştırma), yani ince ayar devam ediyor. Mesela, tünelin karanlık tarafında iken insanları eleştiriyor, arkalarından konuşuyor, dedikodu, gıybet yapıyorduk ama burada artık bırakın gıybeti, başkalarıyla paylaşmasak da, onlar hakkında kendi düşüncelerimizde bile olumlu düşünmeli ve kusur görmekte ısrar etmemeliyiz. Suizan (iki ihtimal arasından kötü olanı seçip onu, düşündüğümüz kişiye yakıştırmak) yerini artık hüsnüzana bırakmalı. 4 ilişki kategorisinde gittikçe saflaşan, letâfet kazanan bir insan modeli... Ve bu saflaşma sürecinde gittikçe daha da güzelleşen haller; bizi şaşırtan, hayret ve hayranlığa düşüren yepyeni varoluş alanları... Daha önce hiç tatmadığımız tatlar, görmediğimiz renkler, işitmediği- miz sesler, almadığımız kokular... Ve en önemlisi; muhteşem bir özgürlük, bizi esir almış o karanlık boyuttan kurtulma, yeni doğmuş bir bebeğin gözleri ile dünyayı görme.... Evet, tünelden çıktık ve tekrardan dünyanın yeşil ovalarında yürüyoruz ama bu "ben", artık başka bir "ben". Toprak altındaki o inisiasyon seromonisinde bir şeyler oldu, sanki öldük ve yeniden dirildik... Yükselen sabah güneşinde çok acayip bir şey daha fark ediyoruz; ardımıza dönüp baktığımızda "gölgemizi göremiyoruz, bu boyutta artık "gölge" de yok, ürkütücü ama gerçek...
Reklam
O, denizi içerek onun derinliğini kendi seviyesine yükseltmek istiyor. İşte şimdi deniz de gururla dalgalanıyor, köpük köpük. Deniz de Güneş kendisini öpsün ve susuzluğunu gidersin istiyor. Deniz şimdi gökle bir olmak, ışıkla karışıp ışığın kendisi olmak istiyor. İnanın bana, ben de Güneş gibi hayatı ve susuzluğumu giderecek bütün derin denizleri severim. Ve bence irademiz 'Bütün derinlikler benim seviyeme yükselmeli!' demelidir."
Gerçi sen hep böyleydin. Korkunç bir şey bile görsen ona kutsal bir sevgiyle yaklaşırdın ve onu ellerinle sevmek isterdin. Gördüğün her şeyi sevmeye ve teselli etmeye dünden razıydın. Sevgi, senin gibi yalnız olanlar için tehlikelidir. Hele her şeyi sırf canlı olduğu için sevmek, en tehlikelisidir. İnanin bana, sevgi delisi oluşum ve ortadan kayboluşuma gülmek gerek."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ey üzerime gerili berrak gök! Sen bana göre ilahi tesadüflerin dans ettiği, tertemiz bir zeminsin. İlahi zarların atıldığı, oyuncularının oturmak için can attığı bir tanrı masasısın. Sözlerim seni utandırdı da mı kızarıyorsun? Söylememem gereken bir şey mi söyledim yoksa? Seni kutsamak isterken günaha mi girdim bilmeden? Yoksa iki kişi arasındaki utanç yüzünden mi kızardın? Büyük gün yaklaşıyor ve sen bu yüzden susup gitmemi mi bekliyorsun benden?
Onların bir ürünü olan, onlar tarafından yedirilen, içirilen, öğretilen ben onların düşünceleri ve sözcükleriyle düşünerek bütün bunların saçmalık olduğunu savundum. "Yanlış olan bir şey var!" dedim kendime. "Bir yerlerde büyük bir hata yaptım." Ancak nerede hata yaptığımı anlamam çok zamanımı aldı.
Reklam
Kitaplarımızı, hayallerimizi elimizden alsalar, öylece ortada kalakalacağız. Neyi sevip neyden nefret edeceğimizi bilemeyeceğiz . Etiyle, kemiğiyle gerçek birer insan olmak bizim için o kadar zor ki!..
Sayfa 124