Bence bizlerin- özellikle öğretmenlerin- çalıştığımız malzeme öncelikle insan. Bana öyle geliyor ki, yerimiz bu anlamda çalışma masasının biraz uzağında. Hayatın ortasında bir yere aitiz biz.
ruth yolun kenarındaki çıplak karaağaçların altında ağır ağır yürüyordu, birkaç dakika erken varmak için acele etmiyordu. dikkat kesilmiş bir yüz ifadesiyle etrafını saran ilkbaharı sanki şimdiden binlerce çiçekle donanmış gibi içine çekiyordu. ilkbahar henüz gelmemişti, görünmüyordu, ama yine de oradaydı işte, havadaydı, her şeyi dolduran görünmez andaydı. onu duyabiliyordunuz: yapraksız dalların arasından gelen tek tek incecik seslerle örüyordu şarkısını.
çölde de geçerli bir güç var mıydı? böylesi bir yalnızlıkta dayanabilecek bir güç? hatta ancak orada oluşacak bir güç? güçlü ve güzel kalmak için bir başkasını gereksinmeyen, ona inanan, bekleyen ve çağrıda bulunan hiç kimse olmasa da gücünü koruyan biri var mıydı?
erik'e söz konusu olan tek bir insan değilmiş gibi geliyordu, hele tek bir kadın hiç değildi; hayır, insan denen şey neyse, ne olabilirse, hepsiydi, hala yaratarak, etkileyerek, severek dokunabildiği ne varsa hepsiydi.