Hiç bir dizi hiç bir yapım bu derece etkisi altına alamadı beni. Hayatın gerçek yüzü; umutlu, şükür- sabır dolu yüzünü böylesi görmekle, huzuru içten hissetmemek mümkün değil.
Güzellik ne kadar güzel, değil mi?
Vefa dostluk ne kadar kıymetli, değil mi?
Sabır, şükür ne süsleyici inciler, değil mi?
Dayanışma, birlik-beraberlik herşeyi çözermiş, sevgi nasıl parlatıyormuş hayatı. Kafamda bu dizeler dönüyor:
Hayat sevince güzel,
Sevince tatlı günler.
Bir kuşu, kelebeği;
Bir taşı sevin yeter.
Bu son bölümle beraber diziye sormak istiyorum:
Daha ne kadar güzelleşebilirsin?
Hayatımız boyunca birçok yere geç kaldığımız olur. Okula,işe, eşe, sevgiye, tatile, kendimize.
Bir kitaba geç kaldığınız oldu mu hiç? Bunu hissettiniz mi ya da daha önce?
Aslında her kitabın insanın doğasında bir zamanı olduğuna inanırım. Zamanı geldiğinde sana seslenir. Seni sarmaya başlar daha raftayken. Çekip çıkarır ve bu kez sen sararsın
Ben razı değilem hicrana gama
Garip gönlüm haldan hala salan var
Sabavetten beri bir yol gözlerim
El zanneder uzahlarda kalan var
Gözümden akıttım kanlı yaşımı
Kurtarmadım karametten başımı
Gönül kalesinin mermer taşını
Hicran kalemiyle kırıp delen var
Dere kenarında ufacık taşlar
Nedir bu feleğen ettiği işler
Deryada balıklar semada kuşlar
Dedim belki yar yanından gelen var
Sümmani'yem ya rab gönlüm hoş eyle
Ya sabır ver ya bağrım taş eyle
Ya bir çift kanat ver ya bir kuş eyle
Tez ulaşam yar bağında talan var
Aşık Sümmani