adem kimseye baba diyemedo
sorun yok ben de diyemedim
ama ben daha cok buruktum.nokta
Sayfa 65
bagirdim agzimi elimle kapatarak
keske dogru yaptiklarimdan degil,
yanlis yaptiklarimdan pisman olsaydim
Sayfa 15
ne kalacaksa yasadigim bunca cildirmaktan geriye vaktinde gelmeyen her sey kadar haindir.
Sayfa 16
Okur Takip Önerileri
Kucuk cocuklar gibi olmazsaniz, goklerin egemenligine asla giremezsiniz.
"Bu içgüdüler hayatım boyunca tek bir doktrin ögretmişti bana: Sadece kendine bel bağlarsan şansın daha yuksek olur."
Sayfa 111
"inaniyordum onlata ama hayat verecek kadar kavrayamıyordum anlamlarıni..."
Sayfa 245
"Ne garip değil mi insan bu kadar degiştiği halde söyledikleri hala on yedi yaşımızdaki gibi gelebiliyor kulağa..."
Sayfa 325
"Bizler hepimiz başkalarının anlattığı hikayelerde bize biçilen rollerden çok daha karmaşığız. Bu özellikle aileler söz konusu olduğunda geçerli."
Sayfa 362
"Çünkü suçluluk asla onlarla ilgili bir şey değil. Suçluluk kişinin kendi sefilliğinin korkusu. Başkalarıyla ilgisi yok. Ben suçluk duygumdan aldığım kararı durmadan eski dertleri soruşturmayı ve onun günahlarını benimkilerle tartmayı bırakıp kendi içinde kabullendiğim zaman sıyrıldım."
Sayfa 356
"-bir başka dünya var mı ki ? diye sordu
...
-bir başka süheyla bir başka dünyadır dedim"
Sayfa 31
"sevgisizlik, sevmeyi bilmemekten değil , sevilmeyi bilmemekten neşet eder. Alacaklı gibi değil borçlu gibi sevmeli o halde! Ne kadar seversen sev borcunu ödeyemezsin. sevilmenin şükrü eda edilemez çunkü. karşılıksız sevgi olmaz! sevgi varsa işin icinde sevmekten çok sevilmek vardir."
Sayfa 72
-ne zaman başlamamı istersiniz?
-baslangicta baslayin
sonra devam edin
bitince durun.
çünkü yaşamı bir bütün olarak kavrmaya çalışan zekaların günlük yaşama uyum sağlamak konusundaki beceriksizlikleri handiyse tavatür düzeyinde kesindir.
Sayfa 2
insan denize doğru yürümeye başladığında
suyun boğmaya olan inancıyla
adamın yürümeye inancı terazide tartılır
Sayfa 15
Yaşamın anlamına ilişkin sorular, genel ifadelerle yanıtlanamaz. Tıpkı yaşamdaki işlerin son derece gerçek ve somut oluşu gibi, “yaşam” da bulanık bir şey değil, son derece gerçek, son derece somut bir şey anlamına gelir. Bunlar, her bireyde farklı ve eşsiz olan kaderi oluşturur. Hiçbir insan ve hiçbir kader, bir başka insanla ya da kaderle kıyaslanamaz.
İyi ve kötü
insanın içinde her iki potansiyel de vardır ve hangisinin gerçekleşeceği koşullara değil, kararlara bağlıdır.
Gerçek : İnsanın özleyebileceği nihai ve en yüksek hedef, sevgidir. O anda , insanın şiirinin ve insan düşünce ve inancının vermesi gereken gizin anlamını kavradım: İnsanın sevgiyle ve sevgi içinde kurtuluşu. Dünyada hiçbir şeyi kalmayan bir insanın, kısa bir an içinde olsa, sevdiği insana ilişkin düşüncelerle ne kadar mutlu olabildiğini anladım.
" Mizah, kendini koruma savaşında, ruhun bir başka silahıydı. "
Sayfa 58
İlginçtir, tıpkı korkunun korkulan şeye yol açması gibi, zoraki bir niyet de zorla arzulanan şeyi olanaksız kılar.
Bir başka insanı, kişiliğinin en derindeki çekirdeğinden kavramanın tek yolu sevgidir. Sevmediği sürece hiç kimse, bir başka insanın özünün tam olarak farkına varamaz.
Sayfa 128
Eğer acıdan kaçınılabiliyorsa, yapılacak anlamlı şey nedenini ortadan kaldırmaktır, çünkü gereksiz yere acı çekmek, kahramanca değil, mazoşistçe bir durumdur.
Sayfa 159
Ama gözyaşlarından utanmamız gerekmiyordu, çünkü gözyaşları, bir insanın cesaretlerinin en büyüğüne, acı çekme cesaretine sahip olduğuna tanıklık ediyordu.
Frankl, Nietzsche'nin şu sözünü anmayı çok seviyor: "Yaşamak için bir neden'i olan kişi, hemen her nasıl'a dayanabilir."
"mutluuk anında sıkıntının zikredilmesi başlı başına bir sıkıntıdır."
Sayfa 69
"tövbe bir ilahi ismin gereğinden başka bir ilahi ismin gereğine dönmek haline gelmiştir.O halde Allah in bir isminden bir ismine geçişe tövbe diyoruz. Çünkü başka bir varlık yok ortada."
Sayfa 77
"Nida ederse nida edilen O dur. Çünkü ancak duyan çağırılır. O senin kulağındır. O halde sen ancak O nunla duyarsın. Sana nida ederken O nu yitirmiş değilsin."
Sayfa 113
"işte beyaz sokağın sırrı buydu : insan ne kadar yavaş hareket ederse o kadar hızla ilerliyordu. Ama aksine, ne kafar acele ederse o kafar güç ilerliyordu"
Sayfa 258
"kör biri için gökkuşağının renkleri ve sağır biri için kuş sesleri nasıl boşunaysa, yürekle algılanmayan zaman da öyle boşa gider, kaybolur."