Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sadık Sezer

Sadık Sezer
@sadiksezer
Beşiktaş
Lisans
İstanbul
İstanbul
29 okur puanı
Aralık 2018 tarihinde katıldı
Zira hayırseverliğin kesesinden daha büyük, daha iyi bir kese yoktur. Hayırseverin cömert elleri de asla yoksulluk görmez. Bu sebepten, "Zalim efendi, fakir efendiden fazlasını verir." atasözüne katılmıyorum. Zalim ve cimri biri, fakir ama cömert bir adamın verdiklerinin aşağı yukarı aynısını verir. Ama fakir adamın, vereceği bir şey kalmadığında bile, en azından sunabileceği iyi niyeti vardır.
Reklam
Birine kara çalmaktaki kötülüğü örtbas etmek için, bütün o dedikoduların aslında filozofların akıl yürütmesi, kem sözün ahlaki bir kınama, bir başkasının kusurlarını ortaya sermenin de dürüst bir çaba olduğunu iddia etmek kadar iyi bir kılıf yoktur.
Dedikodunun sınırlarına girmeden iki saatlik bir sohbeti sürdürebilecek birinin ya çok şey bilen ya çok gezen biri olması gerekir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bildiğin gibi mütevazılık bütün erdemlerin temelidir; o eksikse erdem merdem kalmaz. Mütevazılık kusurları örter, güçlüklerin üstesinden gelmeye yardımcı olur, bizleri her daim yüce amaçlara sevk eder. Düşmanı dost edindirir, öfkelilerin hiddetini dindirir, küstahların kibrini sindirir. Annesi uysallık, kardeşi itidaldir. Lafın kısası, mütevazılığı hiçbir ahlaki şaibe zan altında bırakamaz, zira ağırbaşlılığı ve müşfikliği günah oklarını büküp köreltir.
Fakirlik, insanın haysiyetini ayağının altına alıp çiğnerken, kimini darağacına, kimini hastaneye sürükler, kimini de dalkavukça bir teslimiyetle hasmının kapısını aşındırmaya muhtaç eder ( bu da talihsiz bir adamın başına gelebilecek en büyük sefaletlerden biridir elbette).
Reklam
Öyleyse bu bir aşk evliliği olsa gerek, dedi Peralta, zira böyle evlilikler beraberinde pişmanlık nöbeti de getirir.
Kırsal bölgelerin vurgulanması, kapitalizm tarihinde zorlama ve şiddetin önemini vurgulamayı da gerektirir. Tüm diğer şiddet biçimlerinin yanında, kölelik, sömürgecilik ve zorla çalıştırma, kapitalizm tarihindeki sapmalar değildir, aksine kapitalizmin çekirdeğini oluşturur. Piyasa oluşturmadaki şiddet, halkları belli yerlerde ve belli şekillerde çalışmaya zorlamak, pamuk imparatorluğu boyunca sabit kalmıştır.
Pamuk imparatorluğunun coğrafyasından işçilik sistemlerine kadar her açıdan sürekli yeniden düzenlenmesi, kapitalizmin özünde yatan bir öğeye işaret eder: sürekli kendini uyarlama kabiliyetine. İmparatorluğun bir bölümündeki görünüşte aşılamaz ölçüde büyük bir kriz, başka bir yerde tekrar tekrar yaratıcı karşılıklar doğurmuştur, çünkü kapitalizm bir sürekli devrim durumunu hem talep eder, hem yaratır.
Acımasız ölçüde markalaşmış dünyamızda, günümüzün dev şirketlerinin tamamen kendi başına var olduğunu varsaymak kolaydır. Ama bu basitleştirme, tarihsel olarak kapitalistlerin en büyük güç kaynağının, sıra dışı ölçüde güçlü devletleri dayanak alma kabiliyetleri olduğu, aynı zamanda da kapitalizm tarihinin çoğunluğu boyunca, aynı kapitalistlerin en büyük zayıflığının, devlete olan bağımlılıkları olduğu gerçeğini gözden kaçırır.
Ekonomik ilişkilerin coğrafi olarak yeniden düzenlenmesi, sadece kapitalizmin dikkate değer bir öğesi veya tarihinin ilginç bir yönü değildir; çeşitli işçilik sistemlerinin sürekli değişen bileşimleri ve sermaye ile politikaların çeşitli düzenlemeleri, kapitalizmin özünü oluşturmaktadır. Kapitalistler sürekli daha ucuz işgücü, daha iyi altyapı ve daha büyük pazar arayışı içinde, dünya işçilerini ve tüketicilerini, dünya topraklarını ve hammaddelerini sürekli yeni biçimlerde, tekrar tekrar yeniden birleştirmektedir. Bu süreçte, işçilerin kolektif eylemleri (veya eylemsizlikleri) yanında, devlet politikaları (veya politikasızlıkları) da büyük önem taşımaktadır.
Reklam
Çoğu çiftçi ve işçi için pamuk, Amerikan pamuk sanayiindeki pazarlamacıların diliyle "hayatımızın dokunduğu kumaş" gibi yumuşak olmaktan çok uzaktır.
Ah bu aşk... Yarabbim, bütün kâinatı, bütün varlıkları yarattın, pek, pek büyük bir harikadır... Fakat yalnız aşkı yaratmak onların hepsinden büyük, hepsinden mukaddes bir şeydir. Birbirini seven iki kalp için bütün dünya, bütün kâinat nasıl birbirlerinden ibaret kalıyor. Bütün afetler, bütün musibetler onlar için nasıl etkisiz, hiç oluyor!
Bilmiyorlar, düşünmüyorlar ki kader bizim kendi hareketlerimizin sonucuna kendimizin verdiği bir isimdir. Bütün çektiklerimizin yalnız kendi sersemliğimizin sonucu olduğunu bilmek istemeyerek kendimizi sorumluluktan kurtarmak için uydurulmuş bir sözdür.
Gerçek şu ki biz her şeyde olduğu gibi terbiye ve evlilikte de körü körüne aymazlık ve karanlık içinde, düşünmeden, sersemler gibi şuursuzca hareket ediyoruz ve böylece, bize teslim edilmiş olan bu hayatları israf ve ziyan ediyoruz. Her şeyimiz gibi hayatımızın en önemli meselesi olan evlilik de yalnız tevekküle idare olunuyor ve tesadüfün keyfine bağlı kalıyor.
Geri18
134 öğeden 121 ile 134 arasındakiler gösteriliyor.