Akşama kadar yatıyor, gece de sokakta tek başına dolaşıyordu. Başına gelenlerin hep felsefeyle uğraşmak yüzünden olduğu küşüm’a kapıldı bir gün:
Yatakta Kant’ı okumaya çalışıyordu. Birden, boğazına bir şey tıkandığını hissetti ve kitabı elinden bıraktı. Evet, bütün bu rahatsızlıklar, okumak ve düşünmekten ileri geliyordu. — Ölüm nedir? Bir de Şahmerdan addeden (Sait Faik): “Oh! Ölüm belki de bir memlekettir. Işıkları söndürülmüş bir Paris kadar güzel, tayyare korkusundan şavkları söndürülmüş bir Paris’te, bir çift Parisli kadar yalnız, âşıkları düşünmeye çalışan insanlarla doludur. Belki de ölüm şehri. Her şey kalbi atmadan, sükun içinde yapılır. Nehirler vardır ki, kocaman ziftli kayıklarla geçilir. Nehrin öteki kıyılarında mor ışıklı asfalt caddelerde çıplak kadınlar dolaşır ölüm memleketi belki böyledir.