Buse

Sabitlenmiş gönderi
işte yaşamın reçetesi bu dedi annem aldı beni kollarına gözyaşlarım akarken her yıl bahçene ektiğin çiçekleri düşün sana öğretecekler ki insanlar da çiçek açmak için solmak köklenmek ve büyümek zorunda
Reklam
Buse
Bir kitabı okumaya başladı
Kirpinin Zarafeti
Kirpinin ZarafetiMuriel Barbery
8.2/10 · 7,4bin okunma
102 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
29 günde okudu
Haset ve Şükran
Haset ve ŞükranMelanie Klein
7.7/10 · 712 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
864 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
60 günde okudu
Değersiz Bir Hayat
Değersiz Bir HayatHanya Yanagihara
8.6/10 · 2.691 okunma
Nasıl böyle berbat olabildi her şey? Willem’le birlikteyken kim olduğunu nasıl böyle bütünüyle unutabildi? Sanki o kişi Willem’le birlikte öldü de kendisi özüne döndü, kimsenin sevmediği, yine kendine rağmen kurabildiği hayatın hakkını veremeyen biri oldu.
Reklam
Hayatının, kendi yaratacağı yerde onun başına gelen bir şey olduğunu hissediyor gitgide. Hayatının nasıl olabileceğini hiç hayal edemedi; çocukken bile başka yerlerin, başka hayatların hayallerini kurarken o yerlerin, o hayatların nasıl olacağını gözünde canlandıramazdı; kim olduğuna, ileride kim olacağına dair ne belletilmişse ona inanmıştı.
İkna olmamasına rağmen, birinin onu değerli görmesi, hayatını anlamlı bulması ona devam etme gücü vermişti.
Hayatını ovula ovula ok başı gibi incecik kalmış bir sabun parçası olarak görüyor, her gün bir parçasının daha eriyip gittiğini hissediyor.
“Anlamaz oldu dünya beni” diye eşlik ediyor usulca, “Ben ona bunca zamanımı harcadıktan sonra.”
Bırak iyileşeyim diyor. Bırak iyileşeyim ya da bırak bitireyim. Çeşitli kapıların olduğu beton bir odada durmuş tek tek kapıları kapattığını, kendini içeriye kıstırdığını, çıkış şansını kendi eliyle teptiğini hissediyor. Peki neden yapıyor bunu? Neden nefret ettiği, korktuğu bu yere kısılıyor gidebileceği başka yerler varken? Bu, diyor içinden, başkalarına bağımlı olmanın diyeti: Tek tek bırakacaklar onu ve yine yalnız kalacak, fakat bu sefer daha kötü olacak çünkü bir zamanlar daha iyi olduğunu hatırlayacak. Hayatının geriye gittiğini hissediyor bir kez daha, giderek küçüldüğünü, beton duvarların yaklaşa yaklaşa ona ancak çömelecek kadar yer bıraktığını; çünkü uzanırsa, tavan tepesine inip onu boğacak.
Reklam
Bazen daha iyi olduğunu, iyileşmeye başladığını düşünüyor. Bazen bir coşku ve enerjiyle uyanıyor. İşte o gün geldi diye düşünüyor. Bugün iyileşmeye başlamamın ilk günü olacak. Bugün ilk kez Willem’i daha az özleyeceğim. Sonra bir şey oluyor, giyinme odasına girip Willem’in hiç giyilmeyecek gömleklerini yapayalnız, boynu bükük görmek kadar basit bir şey oluyor ve kararlılığı, umudu dağılıp gidiyor, tekrar çaresizliğe gömülüyor. Bazen başarabilecekmiş gibi geliyor ama giderek artan bir kesinlikle biliyor ki başaramayacak. Kendisine söz verdi, her gün hayatı sürdürmek için yeni bir sebep bulacak.
Ama bulunduğun yere yabancıymış gibi davranırsan, kendinden utanıyormuş gibi yaparsan insanlar da sana öyle davranmaya başlar.
Gelgelelim sıklıkla yaşadığını değil, sadece var olduğunu hissediyor; kendisi günleri geçirmiyor da günler onun üstünden geçiyor. Ama bunun için kendini fazla cezalandırmıyor; var olmak bile yeterince zor zaten.
Üzüntü diyebilirdi ama acıyarak üzülmek değildi onunki, hayatla cebelleşen tanımadığı milyarlarca insanı kapsayan geniş bir kederdi; insanların en berbat şartlara, en zor yaşantılara rağmen her yerde hayata tutunmalarına duyduğu hayretle karışık bir keder. Hayat çok hazin gelirdi o anlarda. Bunu bile bile hepimiz yaşıyoruz. Bile bile dört elle sarılıyoruz, bize avuntu olacak bir şeyler arıyoruz.
Fakat artık kırk sekizine basacak biri olarak, insanların ilişkilerini en şiddetli fakat en söylenemez arzularının yansımaları, umutlarının ve endişelerinin bir başka kişinin suretinde vücuda gelmesi olarak görüyordu. Artık lokantalarda, sokaklarda, partilerde çiftlere bakıp merak ediyordu: Neden birliktesiniz? Birbirinizde vazgeçilmez ne buldunuz? İçinizde bir başkasının doldurması gereken hangi boşluk var? Artık ona göre başarılı bir ilişki, her iki tarafın birbirlerinde öne çıkan özellikleri keşfedip bunlara da değer vermeyi seçtiği ilişkiydi.
Ama anlamıyor musun Amy? Yanlış düşünüyorsun. Hiçbir ilişki sana istediğin her şeyi veremez. Verdikleri bellidir. Bir insandan istediğin her şeyi ortaya koyar -artık vücut kimyası mı olur, sohbeti mi, maddi desteği mi, fikir uyumu mu, iyilik mi sadakat mi ne istersen- ama bunlardan sadece üçünü alabilirsin. Üçten fazlası olmaz. Hadi çok şanslıysan dört. Kalanını başka yerde ararsın. Sana aradıklarının hepsini veren biri ancak filmlerde olur. Ama film değil bu. Gerçek hayatta, ömrünün kalanını hangi üç özellikle geçirmek istediğini belirleyip bunları bir başkasında ararsın. Hayat budur işte. Tehlikenin farkında değil misin? Her şeyi bulacağım diye didinirken elindekilerden de olacaksın.
1.483 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.