Hasan-ı Basrî (rahimehullâh) buyurdu ki:
لولا ثلاث ما وضع ابن آدم رأسه لشيئ: الفقر, والمرض, والموت
“Eğer fakirlik, hastalık ve ölüm olmasaydı; insanoğlunun kibirden başı eğilmez olurdu.”
Sa’îd bin Cübeyr (radıyallahü anh) buyurdu ki: “Fir’avn çok uzun bir ömür sürdü. Bu zaman zarfında kötü bir şey görmedi. Eğer bu zaman içinde bir gün açlık, yahut bir gece hastalık çekseydi, rubûbiyyet (ilahlık) iddiâsında bulunmazdı. Büyük laf etmez ve ebedî felâkete düşmezdi. Kendisine bir kötülük, eksiklik isâbet etmedi. Hep iyilik ve itâat gördü. Bütün bunlar, Allahü teâlânın, istidrâc olarak, ona verdiği şeylerdi. (istidrâc: Allahü Teâlâ’nın bâzı kimselere sapıklıklarını arttırmak ve sonunda şiddetle cezâlandırmak için nîmetler, parlak tâlih ve baht vermesi.)
İmâm-ı Gazâlî hazretleri Kimyây-ı Saâdet kitabında buyuruyor ki: “Fir’avn’ın ilâhlık iddiâsında bulunmasına, herkesin kendine tapmasını istemesine sebep; asırlar görüp, uzun müddet yaşaması, bu zaman içinde, bir kere başının ağrımaması ve ateşinin olmaması idi. Bir kere başı ağrısaydı, o saygısızlık hatırına gelmezdi.”