Zâtî
Fakîrdi; şiir onun tek geçim kaynağı olduğundan “ekâbire kasî-de ve nazîre lâzım olsa, eski kasîde ve gazellerinden” yararla nırdı. Geçimi için, aşağı rütbeden müderris ve kadılara dahi kasîde düzerdi. Kasîdelerinin fiyatı bir altına (60 akça) kadar inmişti. Yazdığı kasîdelerin sayısı dörtyüze, gazelleri bin yedi-yüze varıyormuş. Özetle, Zâtî, yeni tipte bir şâir olup sanatı açıkça satılık bir meta’ haline getirmiş bir şâirdir ve şiir kitabı yazıp satan ve bununla geçinmeye çalışan modern şâir/yazar tipinin bildiğimiz en eski temsilcisidir.
Şikayetname'den
Gerçi endûh u mihnetim çokdur Hiç kimseden şikâyetim yokdur Tâli’ümdür bana cefâ yetüren Her bir ânında belâ getüren Yoksa dergâh-i Pâdişâh-i zemân Lûtfda menba’ dürür mürüvvetde kân
Reklam
Önemlidir...
Usta bir edebî eleştirmen olan, şâirleri meslek ve yaşam tarzlarına göre sınıflandırır ve şiirleriyle yaşamları arasındaki bağa işaret eder.
II. Murad’ın ayyâşlığı hakkında Sehî :
“gâyet mertebede ayyâş ve nihâ-yet derecede höş-tab’ nâzik-nihâd” idi.
Latîfî, devrin birbirine rakip en nüfuzlu iki devlet adamına, Başdefterdar İskender Çelebi (öl. 1534) ve Veziriâzam İbrahim Paşa’ya (öl. 1536) risâle ve kasîdeler sunarak bir patron aramıştır. Bu devlet adamları, ikisi de, şâir ve bilginlere özel bir yakınlık göstermek, böylece yandaş kazanmak, şöhretlerini yaymak hususunda büyük rekabet içinde idiler. Sonunda İbrahim, İskender’in idam fermanını almayı başarmış, fakat çok geçmeden İskender Çelebi’nin yandaşları İbrahim aleyhinde, saltanata göz dikti diyerek bir takım ağır söylentiler çıkarmış, onun da idamına sebep olmuşlardır. Sehî gibi Latîfî de, bu iki ezelî rakip arasında kalmış görünüyor.
...patronun aradığı sanat budur; “hayâl-âmîz tasannu’”dur. Patron, Batı natüralizmi ve realizminde olduğu gibi, doğal, açıkça ifade edilmiş çıplak insanî duyguları ve tasvirleri değil; hayal ve sembolizm, ustalık ve zarâfet libası içinde gizlenmiş ince güzelliği arar. Şâir; fasîh, belîg ve de zarîf olmalıdır.
Reklam
1.000 öğeden 701 ile 710 arasındakiler gösteriliyor.