Hayat zor gülüm
çölden geçiyorum çölden
bir su ver
güzel bir şey sòyle gölge eden
serinleten yüreğimi
öp şu çatlamaya yüz tutan
dudaklarımın tuz izinden...
Getiriyoruz birlikte bu aşk masasına
Dünü, kırılmışlığı
Bir sürü biriktirmişliği, hep biz haklıymışçasına
İğreti duran niyetlenmişliğimiz bundan hevessiz,
Bundan daha başından yenik;
Hiç sevmemiş, hiç sevilmemişçesine…
Torino'da 1889'da hayatının dönüm noktasına yürüdüğünü bilmeyen Nietzsche, şehri dolaşırken bir faytoncunun atını kırbaçladığını görür...
At o kadar yorgundur ki kırbaç darbelerine tepki veremez halde yere çökmüştür...
Nietzsche, koşarak atın yanına gider, boynuna sarılır, ağlayarak ata bir şeyler söyler, bilincini yitirir ve bayılır... Bayılmadan önce ata "Anne, senden özür dilerim" veya "Anne, ben bir aptalım" dediği rivayet edilir...
Senden ödünç aldığımı biliyorum
Bu gülümsemeyi yüzümde ki
Bu sanki bir şeyler iyi olacak umudumu
Öderim olsun da güzel birşeyler hayat sana
Söz öyle bir şiir yazarım ki;
Utanırsın, o kadar mutsuzluk yaşattığına…
Gün ayar, bir deniz kalkar erkenden
bir de gökyüzü/
Şairlerin pusu zamanı;
şimdi bir balıkçı teknesi bozar sessizliği,
bir sütçünün beyaz çıkar sesi;
güneşin sarısının biraz açılması ondan
bir turist caddelerine çıkar uzak diyarın;
bilmez ki eskiden adı gurbet...