Gökyüzünde yıldızlar vardı, ay ışığı gözyaşlarını yıldızlara benzetmeye çalışırcasına parlaklaştırıyordu. Tütün tablasından elleri titreyerek bir kağıt alıp yarısını yere dökerek içini tütünle doldurdu ve farkında olmadan bıyıklarının bir kısmını da yakarak sigarasını yaktı. Bir an dönüp hep umutla geldiği evinin kapısına baktı. Köylerden yorgun gelirken bu evde bir kaymakam adayının olduğunu düşünerek içine çayın suları gibi su serpilişini düşündü. Yüreğinde oluşturduğu ve yıldızlara kadar yükselttiği kale yıkılıyordu gözlerinin önünde. Kapının eşiğine çöktü, gözyaşları dizlerinin üzerine düşüyordu.
Şu küçük kasabanın dışına götürdü bizi izlediklerimiz, lakin bunun da sonu varmış işte! Artık video diye bir şey çıkmış derler, filmi takıyorlar ve evlerinde izliyorlar. Yakında o da burada olur. Ne yapsınlar ki artık sinemayı değil mi?
Cengiz filmin problem çıkarmaması için bayağı hasarlı parça keser ve bu parçaları çocuklara dağıtırdı. Kasaba çocukları bu parçaları bir yanından ışığa bakılınca film parçalarının büyükçe görüldüğü küçük film kutularına takar, başka çocuklara parayla izletirlerdi. Bir bisküvi kutusunun içine film parçasını takıp arkasından ışık vererek görüntüyü bir perdeye aktarma gibi çocukların sinemayı örnek aldıkları ilginç çalışmaları da vardı.
Mutlu olsan sevinirim tabii de
Sana yabancı, çok uzak
Hani alırsın zeytini bir dağ başına dikersin ya
Karasal iklimde beklersin ille de ol diye
Mutlulukla senin aranda ki hikaye de böyle…
Çerçi Süleyman’ın ve çevresinin hikayesini okuyoruz bu kitapta. Kasaba sinemasının olduğu zamanlarda geçiyor olaylar.
Dostluğu, hayal kırıklığını, haksızlığı, eski aşkları… okuyoruz kitapta.
Çerçi Süleyman’ın oğlu Demir, eğer babası daha özgüvenli birisi olsaydı hayatı daha mı farklı olurdu diye düşünmeden edemedim.
Televizyonun kasabaya gelişiyle sinemanın eski değerini kaybetmesi ve Çerçi Süleyman’ın sondaki mutsuzluğu paralel gitti.
Normalde PDF şeklinde kitap okuyabilen biri değilim ama bu kitabı bir günde bitirebildim, akıcıydı gerçekten. Çok da güzel kurgulanmış. Betimlemeler yerinde ve güzeldi. Sonu beklendikti ama olmayacak gibiydi aynı zamanda. Ama beklenen son oldu, üzdü.
Yazarımızın kalemine sağlık, şans vermenizi öneririm.
Ekstra ekleyeyim, kitapta geçen sinema sahibi yazarın babasını anlatıyormuş. Televizyonun kasabaya gelmesiyle sinemasını kapatmak zorunda kalmış o da.
1980 öncesi küçük bir kasaba, köylere satış için giden Çerçi Süleyman'ın yaşamı çerçevesi içinde insanların bir mabet gibi gördükleri kasaba sineması günleri ve ilk gençlik hareketlerine sıcak bir bakış, yalın insan karakterleri ile bir zaman yolculuğu.
ÇerçiAli İhsan Konuklu · İkinci Adam Yayınları · 20144 okunma