Kaz Nil tanrısına ait olmakla birlikte rahiplerin beslenmesinde önemli bir yeri vardı. Kimi tapınakların yöresinde büyük kaz sürüleri beslenir ve sık sık tannya kurban edilirlerdi. Öteki kutsal kuşlar asla yenmezdi doğal olarak: Atmaca, akbaba ve (19. yüzyıldan bu yana Mısır'da soyu tükenmiş) aklı karalı Nil balıkçılı ...
Toplumun yüksek katlarından Mısırlılar arasında şaraptan hoşlanıi­ dığının bir başka göstergesi, imparatorluk döneminden kalma mezarlarda bulunmuş içki kaplarının ince güzelliğinde kendini ele verir. Amerika Birleşik Devletleri'nde sergilendiği sırada Kral Tut'un Hazineleri sergisini gezen her kişi, onun kaymaktaşından kadehini anımsayacaktır. Haydi diyelim ki bu törenlere özgü bir kadehti, ama ı8. ve 20. Sülale döne­mi buluntuları arasında kaymaktaşından ya da altın, çini ve cam kadehlerin bolluğundan geçilmiyor.
Reklam
Öykü, Güneş tanrısı Ra ile saygıda kusur eden insanoğlunu ceza­landırması için yeryüzüne gönderdiği tanrıça Hathorj Sekhmet üstünedir. Öç alma duygusuna kapılan tanrıça, gemlenemez öfkesiyle insan soyunun kökünü kazıyacakken, Ra yumuşar ve tarlaları basacak bollukta kırmızı bira indirir gökten, yayılan bira bir koca ayna gibi parıldar. Kendi yansıma­sının çekiciliğine kapılan tanrıça, kanı andıran bu havuzdan içer, sarhoş olur ve sızar, böylece korkunç görevini unutur.
Sayfa 66 - Tanrıçalara içki ısmarlayın. :)Kitabı okuyor
Ekmek ayrıca evrensel bir içki olan biranın (hnkt) her türlüsünün yapımında kullanılıyordu. Dolayısıyla, tarih boyunca ta ortaçağ manas­tırlarına dek bilinen bir örüntü uyarınca, ekmek fırını ve bira üretimi, bir Mısırlının malikanesinde aynı yeri paylaşırdı (Resim 21).23 Tahılın bir bölümü (eğer son ürün "iyi bira" olmayacaksa genellikle arpa olurdu) malt yapmak üzere ıslatılarak çimleur n eye bırakılırdı, sonra elekten geçirilerek kabuklarından ayrılır ve sonunda, kabaca somun biçimi veri­erek hafifçe fırınlanırdı. Bu "bira ekmeği" havadaki mikroorganizma­lara temasa geçtikten sonra parçalara ayrılıp, su dolu koca bir kazanda ekşimeye bırakılırdı. Bu aşamada kazana buğday, kokulu otlar, baharat ve hurma, haşhaş ve keçiboynuzu gibi tatlandırıcılar katılırdı. Adlarından anlaşıldığına göre (dışalımla gelenlerle birlikte) çeşit çeşit bira vardı; bun­lardan en az birinin, Yukarı Mısır ve Nübye'de bugün boza adıyla bilinen içecekle temelde aynı şey olduğu söyleniyor. Değişik renklerden de söz ediliyor; biranın kökenine ilişkin bir söylencede açıkça kırmızı kırmızı parlayan bir biranın adı geçiyor.
Mısırlılar, hangi toplum katından olursa olsunlar ekmege düşkün­ lüklerinin bedelini, görece ilkel un ögütme ve eleme tekniklerinin başları­ na açtıgı dertlerle ödüyorlardı. Roma döneminde kullanımı yaygınlaşan ve bir taş tekerlegi ötekinin üstünde döndürerek ögütmeye dayanan teknik ortaya çıkıncaya kadar, eyer biçimli ögütme taşı kullanılmıştı. Bu ögütme tekniginde unun içine taş kırıntıları karıştırmak, ögütmeye yardımcı olsun diye bir parça da kum eklemek görenektendi. Ölülerin dişlerinde görülen aşınmalar ve buna baglı iltihaplanmalar, genç Mısırlılarda bile diş saglığının kötü düzeyini ortaya seriyor.
Sayfa 65 - Koskoca firavun kumlu ekmek yiyordu, siz daha iyisini yiyorsunuz.Kitabı okuyor
Ekmeğin baş köşedeki yerini yansıtan sayısız örnekten biri, işçinin ücretinin ekmekle ödenmesidir; bir başkası, Mısır dilindeki, ekmek çeşitlerini belirten sözcüklerin çokluğudur. Liste Eski Krallık döneminde (MÖ y. 26oo-2ı8o) bir düzine dolayında değişik ekmek çeşidiyle başlar, Yeni Krallık döneminden bir dökümde ekmek ve çörek çeşidi kırkı bulur.
Tarihte işçi sınıfının ekmek mücadelesine bir değini...Kitabı okuyor
Reklam
103 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.