Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kariyerine "bodegón" ressamlığıyla, bir başka deyişle mutfak malzemeleri ölüdoğaları ve Sevilla'daki sıradan insanların resimleriyle başlayan Velázquez, 61 yıllık ömrünün neredeyse tamamında ressamlık yaptı. Barok dönemde ve İspanyol Altın Çağı'nın son yıllarında, İspanya kralının Madrid'teki sarayının en önemli ressamı haline geldi. Dikkat çekici özgünlüğü, dehası ve hüneri ile sanat tarihinin akışını değiştirdi. Yaşadığı dönemde, İspanyol Habsburg saltanatının en önemli ressamıydı ve sanatı, Viyana ve Roma'daki büyük saraylarda da hayranlık uyandırıyordu. Bununla birlikte, uluslararası sanat tarihinde yerini alması, avangart sanatçıların onun fikir ve tekniklerini yeniden ele aldığı 19. yüzyılı buldu.
Reklam
İncir Zeus için kutsaldı, meşe palamudu Demeter için ... Yaban incirinin adı olunthos da yine Yunan öncesi bir yerli köke işaret eder. Taze ve kuru incir öteden beri önemli bir besin kaynağı olagelmiştir. Bunu Mykenai kölelerinin tayın listelerinden biliyoruz ve incirin ilerde Roma döneminde tutsaklara güç verici yiyecek olarak kullanılması şaşırtıcı gelmeyecek.
Tantalos tanrıları doyurmak için oğlu Pelops'u haşlar. Olimposlular, Peloponnesos'u yöneten sülalenin kurucusu olacak çocuğun bedenini yeni baştan yaratırlar, Demeter'in dal­gınlıkla yediği omuzun yerine fildişinden bir omuz yerleştirilir. Pelops'un oğlu Atreus, kardeşi Thyestes'i cezalandırmak amacıyla üç çocuğunu doğrar, pişirir ve babalarının önüne koyar, Thyestes farkına varmadan bu korkunç kurban yemeğini yer, ancak Atreus çocukların kesik kafalarını gösterince durumu anlar.
Üzerin­de hayvanlardan doğurgan çıplaklara kadar her türlü figürün bulunduğu kalıplar kullanılarak resim baskılı ekmek yapılabiliyor ya da her türlü kalıp­lı tava ekmeği çıkarılabiliyordu. MÖ 2. binyıla gelindiğinde, Mezopotam­ya'nın yerlileri ile Anadolu'dan gelen yayılımacı Hititlerde, gerçek kurbanın yerine onun bir örneğinin kurban edilmesinin yaygınlaştığı görülüyor (Resim 36, 37). Orta Fırat üzerinde yerleşik Mari Krallığı'nda saray ambar­larında birçok kalıp tava bulundu.
Reklam
Mısır metinlerinde ve birkaç resimde görülen ve sarhoşlugu pek de onaylamayan tavra Mezopotamya'da rastlanmaz. Tersine, en yüce tanrı ya da kahramanlar bile, kendinden geçmek ya da gizemli düşlere dalmaktan, bede­nini denetleyemez olmaya dek sarhoşlugun çeşitli aşamalarında betimlenmektedir.
Ekmekten önce bira var : Sümer
Avcı toplayıcıların toplayıp biriktirdiği tahılın nemli koşullarda hemen ekşiyerek insan ruhuna sevinç veren bir nesneye dönüşmesi, insanları köylerde topluca yaşamanın hoşluğuna inandırdı ve toplu yaşamaya geçişi, sözcüğün tam anlamıyla, sıçramalı bir başlangıçla sağladı.
III. Ramses'in (MÖ 1182-II51) ta Hindistan'dan getirterek birkaç kez tanrılara sunduğu tarçın belki de sıradan ölümlülerin beslenme zincirinde yer almıyordu. Herodotos (III, 110-111) daha sonra söylencelere dalıyor ve tarçını adı duyulmadık, kendisi görülmedik bir malzeme olarak betimliyor. Roma­lılar zamanındaysa, ölü yakılırken et kokusunu bastırsın diye tütsü olarak kullanılıyordu.
Mısır beslenme düzeninde en çok sevilen fasulye çeşidini saptama yolunda, dildeki çelişkili kanıtlara bakarak, rahiplere ve yöneticilere bak­lagillerden hangisini (yoksa hepsini mi?) yemenin yasaklandığını bilmek zor. Bu yasak ilginç bir konudur, çünkü daha sonra düşünür Pitagoras'ın Yunanlı ve Romalı yoldaşları da bu yasağa uydu. Yaşadığı dönemde (eski­ çağda MÖ 6. yüzyılda) Pitagoras Mısırlı rahiplerin geleneksel inançlarını inceledi ve geleneklerinin bu yönünden etkilendi. Fasulye alt sınıfların günlük yiyecekleri arasında bunca temel bir maddeyken ve ellerindekinin en iyisi olarak mezarlara sunulmuşken, neden en üst düzeydeki Mısırlı­larca kirli kabul edilmişti? Daha önce fasulye filizlendirmiş her ev kadını, hemen bir yanıt önerebilecektir: Kuru bir baklagil ıslatılıp karanlıkta bek­letildiği zaman bir mucizeyle filizlenmesi, yaşamın yeniden canlandığını ya da içinde bir ruhun yaşamakta olduğunu düşündürür. Bu olgu yalnızca Mısırlı rahiplerde hayranlıkla karışık derin bir ilgi uyandırmakla kalmadı, özellikle ruhların dolaşımı kuramını geliştiren Pitagoras'ı da etkiledi. Bu yasağın, kimilerinin öne sürdüğü gibi, yellenmeye neden olmakla bir ilgisi yok hiç kuşkusuz.
Son cümle hohhohKitabı okuyor
119 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.