Aşk çok savunmasız bırakıyor insanı. Göğsünü açıyor kalbini yarıyor ve tipin teki o yarıktan içeri girip ortalığı darmaduman ediyor. Bütün o savunma mekanizmalarını kuruyorsun. Hiçbir şey canını yakmasın diye yıllar boyu koca bir zırh kuşanıyorsun. Derken salak hayatına diğer salaklardan hiçbir farkı olmayan bir salak dalıyor. Ona kendinden bir parça veriyorsun. O gelip bunu istemiyor bile. Sadece günün birinde seni öpmek ya da yüzüne gülmek gibi aptalca bir şey yapıyor ve hayatın elinden kaçıp gidiyor. Aşk insanı rehin alıyor. İçine yerleşiyor. İçin için yiyor seni ve karanlıkta ağlarken bırakıp gidiyor, sonra bir bakıyorsun "Belki de arkadaş kalmalıyız ya da"Doğru bildin" gibi dandik bir cümle camdan bir kıymığa dönüşmüş kalbini deşiyor. Aşk acıtıyor. Sadece hayalinde, zihninde falan değil, ruhuna acıtan, içine girip seni paramparça eden gerçek bir acı aşk dediğin. Hiçbir şeyin böyle bir gücü olmamalı. Hele de aşkın.
Loki'nin oyununa gelen herkesle kanlı bıçaklı olsaydım, işe kendimi öldürmekle başlardım ve ortada ne bir tanrı, ne bir cüce, ne bir dev kalıncaya dek herkesi katletmek zorunda kalırdım.