Övüyorum kendimi ve şarkısını söylüyorum kendimin, Neyi yakıştırıyorsam kendime sen de yakıştıracaksın, Çünkü bana ait her zerre bana olduğu kadar sana da ait. Aylaklık ediyorum ve davet ediyorum ruhumu, Eğilip gönlümce aylaklık ediyorum bir yaz çimenini inceleyerek. Dilim, kanımın her zerresi, bu topraktan olma, bu havadan, Burada doğmuşum, yine burada doğmuş ana babadan, onların ana babası da öyle, Ben, otuz yedi yaşında sapasağlam, başlıyorum, Ta ölene dek durmamayı umut ederek. İnançları ve ekolleri askıya alıyorum, Bir süre geri çekiyorum, yettiler bana her ne iseler, ama asla unutmadan, İyiyi de barındırıyorum içimde, kötüyü de
hayatı yeniden üretmek ➜ bugüne kadar
Eve dönerken hep Branston Köprüsü'nden geçmem gerekiyor çünkü evden kaçarken hep Branston Köprüsü'nden geçiyorum. Bu kez tamamen diyerek kaçmayı aklıma koyduğum vakit, köprüyü geçerek ardımda bırakmazsam bunun bir kaçış olmayacağı, sadece ve sadece evden uzaklaşmak olacağını artık pek de düşünmeksizin her seferinde oradan geçiyorum. Aslında ben geçtikten sonra birileri havaya uçursaydı bu köprüyü kaçış ve dönüş de oradan uzaklaşırdı başka yerde başka şeyler arardım muhtemelen. Fakat biraz düşününce köprünün havaya nasıl uçtuğunu görmek isterdim diyorum. Orada köprü olmadığı zaman ne yapılabilir onu da görmek isterdim ve yine muhtemelen bir şey yapılamazdı artık orada, ben de yapamazdım hiçbir şey. O zaman yolumda ilerleyip Sad Hill mezarlığının ötesine geçebilirdim. Kesinlikle geçerdim çünkü hiç kimse böylesi korkunç bir mezarlıkla hiçbir şey yapılamayacak bir yer arasında kalmak istemez, eninde sonunda mezarlığı geçip gider. Öyle olmuyorsa lanet köprünün geride hâlâ ayakta olması yüzünden. Mezarlığın ortasındaki taş döşemenin yakınında ikiye çatallanan bir ağaç var, çatalın biri neredeyse yere paralel. Hemen yanında ise isimsiz bir mezar. Ne zaman oraya kadar gelsem, o taşlı zemine ayaklarım değse, sanki oradan hiç ayrılmayan şu lanet karga ürkütücü sesiyle bağırmaya başlıyor, işte o zaman o isimsiz mezarı görüyorum sanki onun içine çekilecekmişim gibi bir korku kaplıyor içimi, büyük şeyler olacak diyorum, buradan kurtulamayacağım. Gerisin geri kaçmaya başlıyorum. Lanet Branston Köprüsü, sapasağlam yerinde yine.
Reklam
“Ben, otuz yedi yaşında sapasağlam, başlıyorum, Ta ölene dek durmamayı umut ederek.”
Sayfa 39 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Walt Whitman bugün 205 yaşında
Övüyorum kendimi ve şarkısını söylüyorum kendimin, Neyi yakıştırıyorsam kendime sen de yakıştıracaksın, Çünkü bana ait her zerre bana olduğu kadar sana da ait. Aylaklık ediyorum ve davet ediyorum ruhumu, Eğilip gönlümce aylaklık ediyorum bir yaz çimenini inceleyerek. Dilim, kanımın her zerresi, bu topraktan olma, bu havadan, Burada doğmuşum, yine burada doğmuş ana babadan, onların ana babası da öyle, Ben, otuz yedi yaşında sapasağlam, başlıyorum, Ta ölene dek durmamayı umut ederek (…)
Geri13
34 öğeden 31 ile 34 arasındakiler gösteriliyor.