Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bu yıl keşf etdiğim benim için özel 10 kitap: 1.Uçurtma Avcısı-Khaled Hosseini ( bu kitapta hiçmi gülmedim, evet hiç gülmedim ) 2.Ustam ve Ben - Elif Şafak ( yeri başka bu kitapın Çoto deyince yüzüm güler ) 3.Şeker Portakalı-José Mauro De Vasconcelos ( ağladığım ilk kitaptır kendileri :) ) 4.Yağmur sonrası-Sarah Jio ( aşk kitabı deyince henüz aklıma bu kitap gelir ) 5. Beyaz gemi- Cengiz Aytmatov ( Orozkulu öldüresim geldi :) Sonu şaşırtıcı güzel bitti ) 6.Fareler ve İnsanlar-John Steinbeck (aşktan başka da şeyler var hayatta sadakat ve dostluk gibi ) 7.Bin muhteşem güneş- Khaled Hosseini ( Khaled Hosseiniye şapka çıkarasım geldi kadınları bu kadar derinden anladığı için ) 8.Aşk- Elif Şafak ( bu kitap özeldir çünki yarım bırakıp ardından 1 yıl sonra başlamıştım ) 9.Böğürtlen kışı- Sarah Jio ( bir oyuncak ayı için bile gözleri dolarmı insanın :)) ) 10.Leyla- Alexandra Cavelius (2014ün tüylerimi diken diken eden kitabı)
"Aşk kadına yakışır aşık olmak adama; yürekten seven adamlar varya, şapka çıkarılır işte o adama.", demisler Facebook'da, Kaptanin Gonul Kalem'i sayfasinda, Kayahan'in esine yazdigi son siirinin altinda. Oyle huzunlu bakma kar tanesi. Bu defa goturemem yanimda seni. Aklim sen de kalir sakin aglama. 'Iyi geceler' der gibi ugurla beni.. Iyi geceler guzel insan...
Reklam
“O günlerde Nazım, Çankırı Hapishanesi’nde kalıyordu.Nazım Hikmet, Kemal Tahir ve Hikmet Kıvılcılı ile birlikte aynı yerdeler. Nazım Hikmet sevgilim ya, ben de onu ziyarete giderken süslenip oüsleniyorum. Üzerimde Avrupa’dan aldığım kürküm, takma kirpiklerim, başımda gösterişli bir şapka. Çankırı ise köy gibi bir yer. Az gelişmiş, yoksul bir Anadolu kenti. Çankırı’da hapishaneye giderken çocuklar peşime düşüyorlar, “Tango, Tango” diye arkamdan bağırıyorlar. Ben hiç aldırmıyorum. İçim içime sığmıyor.Sevgilimi göreceğim.Nazım. Kemal Tahir ve Hikmet Kıvılcımlı beni küçücük köhne hapishane odasında karşılıyorlar.Orta yerde minicik, dört köşe bir masa var. Üstüne pembe bir kağıt sermiş ve süslemişler böylece masayı. Oturup konuşuyoruz. Dört tane yumurta kırmışlar bir sahana. Orta yere getiriyorlar.Bir de çilek reçeli var küçük bir fincanda.Onu Nazım’la benim arama koyuyorlar.Ben de –yahu ne anlayışsızmışım- sanki hiç reçel yememiş gibi,Nazım’la birlikte o reçeli yiyorum.Bendeki akla bak! giderken bir şeyler götürsene! Onlar sıkıntı, açlık ve kaba saba urbalar içinde, ben kürkler içinde.” Sana Tütün ve Tespih Yolluyorum Füsun Özbilgen, 1985; s.8
Yüzünün yollarını ezbere bilirdim ama sen gülümseyince yalnızlık şapka oldu başımda. (Ahmet Şefik Vefa)
Sen benden şiir istersen, Ben önüne on dokuzuncu yüzyıldan bir harita sererim. Birlikte Mondovi'ye göçer, sokaklarda varoluşçuluk oynarız. Röcken'de kahve içerken antik yunan metinleri okuruz. Prag'da, Brod'un evinde; Berlinli bir memura âşık olmaktan son anda cayıp, Katalonya'da belleğimizin azmine şapka çıkartırız. Senin sağlığın tüm iklimlere yararlıdır. Tüm iklimler yılın kendilerine bağlı vakitlerinde, Doktor tavsiyesiyle, gülüşüne yolculuk eder. (Kaan Beyoğlu - Hikayenin Tam Ortasında)
Çam süslemek Türk adetidir ( Nardugan ) Dünyaca ünlü Sümerolog ve tarihçi, Dr. Muazzez İlmiye Çığ açıklaması Dr. Muazzez İlmiye Çığ, Noel adeti kabul edilen çam süslemeyle ilgili olarak çarpıcı açıklamalar yaptı. Kabul edilenin aksine çam ağacı süslemenin eski bir Türk adeti olduğunu söyleyen dünyaca ünlü Sümerolog Çığ, bu adeti Avrupa’ya
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.