Ben bir iç tehdidim doktor, dış ülke parmağıyım, birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacınız olduğu dönemde ortaya çıkan belayım, fitneyim.Artık kâbusunuzum doktor. Arabanıza üşüşen selpakçı çocuğum , büronuza gelen , leş gibi ter kokan işçiyim, mahallenize nereden dadandığı belli olmayan deliyim.
Bir gün buradan çıkacağım. Yüzyüze geleceğiz. Bakışlarınızı kaçıracaksınız. Adımlarınızı hızlandıracaksınız. Ben size alaylı bir gülümsemeyle bakacağım. Sizi umursamayacağım, yenildiğinizi fark edeceksiniz.
Bu ve yaşamın birçok anında bu duyguyu algıladın mı.Kendi bağımsızlığını ,hiç değilse yalnız kendin için yaşayabilmek.Yıkmadan , incitmeden,yorulmadan,yılmadan.Başka biçimde yaşamla bağdaşmaya olanak var mı.
Her anı ölüdür.
Şimdi sen de bir anısın.Sen de ölüsün.
...
Şimdi sen bir anısın.Tenin herhangi bir yerde sürdürecek yaşamını.Hiçbir sevginin ardından gidemem.
Oysa yaşam genellikle insanın bir başına kalması.Uykuda.Uykuyu ararken.Derin uykuların ötesinde bile zaman zaman düşünde sezinlemiyor mu insan birbaşınalığın çaresizliğini.Yollarda .Okurken.Pencereden caddelerebakarken.Giyinirken.Soyunurken.Herhangi bir kahvenin içinde oturan insanlara gelişigüzel bakarken.Hiçbir şey aramazken.Herhangi bir kahvede oturan insanları görmezken ,başka olgular düşünürken...Yosun kokusunu yeniden duymaya çalışırken ,bir kavşakta karşıdan
karşıya geçerken ,arabalar dünyasında yaşadığını son anda algılarken,büyük bir bulvarın tüm kahvelerinde oturanlardan hiçbirini tanımazken,bir mağazadan gelişi güzel yiyecek seçerken ,ya da bir satıcıdan herhangi bir malı isterken,aynı anda özlem ve yalnızlıkları düşünürken,gidenleri,gelenleri ,bölünenleri,ölenleri,doğanları,büyüyenleri,yaşamak isteyenleri,yaşamak istemeyenleri özlerken ,severken ,sevilirken,sevişirken,hep yalnız değil miyiz.