Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

özge kılıç

özge kılıç
@saturndeokyanus
Adalet Meslek Yüksekokulu
Ankara
23 Temmuz
110 okur puanı
Ekim 2017 tarihinde katıldı
Ben bir iç tehdidim doktor, dış ülke parmağıyım, birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacınız olduğu dönemde ortaya çıkan belayım, fitneyim.Artık kâbusunuzum doktor. Arabanıza üşüşen selpakçı çocuğum , büronuza gelen , leş gibi ter kokan işçiyim, mahallenize nereden dadandığı belli olmayan deliyim. Bir gün buradan çıkacağım. Yüzyüze geleceğiz. Bakışlarınızı kaçıracaksınız. Adımlarınızı hızlandıracaksınız. Ben size alaylı bir gülümsemeyle bakacağım. Sizi umursamayacağım, yenildiğinizi fark edeceksiniz.
Reklam
1.Önerme Eğer hâla nefes alıp verebiliyorsan, hayatta bir şeyleri değiştirebilme şansın var demektir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Dünya nasıl olması gerekiyorsa ,öyle.Kendi kendini kurtaramayanı hiç kimse kurtaramaz."
Bu ve yaşamın birçok anında bu duyguyu algıladın mı.Kendi bağımsızlığını ,hiç değilse yalnız kendin için yaşayabilmek.Yıkmadan , incitmeden,yorulmadan,yılmadan.Başka biçimde yaşamla bağdaşmaya olanak var mı.
Reklam
"Tüm ince duyguları,tüm bağlılıkları ,kendini verme isteğini,bir tutukevinde gibi,ağır bir yük gibi yüreğinde hapsetmek zorunda bırakılmıştı."
"Yaşanacak bir yaşam vardır. Binilecek bisikletler vardır. Yürünecek yaya kaldırımları ve tadına varılacak güneş batışları vardır."
Her anı ölüdür. Şimdi sen de bir anısın.Sen de ölüsün. ... Şimdi sen bir anısın.Tenin herhangi bir yerde sürdürecek yaşamını.Hiçbir sevginin ardından gidemem.
Oysa yaşam genellikle insanın bir başına kalması.Uykuda.Uykuyu ararken.Derin uykuların ötesinde bile zaman zaman düşünde sezinlemiyor mu insan birbaşınalığın çaresizliğini.Yollarda .Okurken.Pencereden caddelerebakarken.Giyinirken.Soyunurken.Herhangi bir kahvenin içinde oturan insanlara gelişigüzel bakarken.Hiçbir şey aramazken.Herhangi bir kahvede oturan insanları görmezken ,başka olgular düşünürken...Yosun kokusunu yeniden duymaya çalışırken ,bir kavşakta karşıdan karşıya geçerken ,arabalar dünyasında yaşadığını son anda algılarken,büyük bir bulvarın tüm kahvelerinde oturanlardan hiçbirini tanımazken,bir mağazadan gelişi güzel yiyecek seçerken ,ya da bir satıcıdan herhangi bir malı isterken,aynı anda özlem ve yalnızlıkları düşünürken,gidenleri,gelenleri ,bölünenleri,ölenleri,doğanları,büyüyenleri,yaşamak isteyenleri,yaşamak istemeyenleri özlerken ,severken ,sevilirken,sevişirken,hep yalnız değil miyiz.
Yolculuklara dönüyorum.Kentlerden sakladığım resimlere. Duramam.
Reklam
Bu yağmur dinmez bu gece. Sen başını omzuma yasla, uyu istersen. Elimi tut. Elimi tutmazsan ben on yaşıma düşerim Gedikpaşa'ya. Bir kundura atölyesine düşerim. Yiüzü yaralı bir adamın kuşkulu gülümsemesine düşerim. İlaç kokuları arasında, elimdeki ayakkabı kalıbını acemice tutuşlarıma düşerim. Elime sığmayan kalıpların, her geçen saat daha da ağırlaşmasına, öğle yemeğinde bir çorbayla birlikte yenen çok ekmeğe düşerim. Elimi tut. Elimi tutmazsan on yaşıma düşerim. Gedikpaa'da Ünal Han'ın ikinci katına. Akşama yakın saatlerde kundura atölyesine yayılan rakı kokularına, mide ağrılarına düşerim. Her sabah yürüdüğüm Vezneciler yolunun yorgun akşamüstlerine. Elimi tutmazsan, kaçak bindiğim Fatih otobüslerine düşerim. Biletsiz binmenin çocukça korkularına, haftalıklardan artırdığım paraları yatırdığım dergilerin sayfalarına düşerim. Bunun için tut elimi. On yaşıma, çocukluğumun karanlıklarına, uykudan başımın yana devrilmesine düşmeyeyim diye.
Bir öykü bulalım yerleşebilmek için. Deli gibi yağan yağmurdan kaçabileceğimiz, küçücük, sımsıcak, içinde mumlar yanan, kadınların şarkılar söylediği, çiftçilerin kutsal ellerine benzer bir Latin Amerika öyküsü mesela. Kimsesizler yurdunda, öksürükten boğulurken dışarıda yağan noel karına heveslenen çocuğun yalnızlığına dokunalım. Ellerimiz ısınsın. Senin üşüyen ellerin, benim üşüyen ellerim,senin parmak uçların, benim parmak uçlarım. İntiharından vazgeçtiği anda ayağı kayıp, bedeni betona çakılan adama, içimiz acıya acıya, gözlerimiz dola dola dualar edelim. Bir öykü bulalım yerleşebilmek için. Bir Latin Amerika yerlisi kadar pazarlıksız, temiz, bir Latin duası kadar kalpten. Bir uçurumun kenarında oturalım. Bir kadının yanında oturur gibi telaşla, tedirgin, hazırlıksız. Denizi ilk kez gören o çocuğun şaşkınlığıyla bakalım yağan yağmura. Yağmura bakalım; kekeleyelim, şaşıralım ,sözcüklerimizi unutalım, nefessiz kalalım.
Yavaça dokun yaralarma. . Yavaça. Annesi dün ölümü çocuklara dokunurcasına şefkatle. Bin yıllık mushafin sayfalarına nasıl dokunursa insan, öyle dokun.
İnsan hayatın bir yerlerinde ölüyor aslında. Ruhuyla arasına yaşamak kadar uzun bir mesafe giriyor. Ölüyor insan ve yeniden diriliyor. Umut etmek için diriliyor, başlayabilmek için diriliyor,doğru dürüst bir tek cümle kurabilmek için diriliyor işte. Sonra...sonrası karanlık.
284 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.