Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

savaş koç

savaş koç
@savaskoc77
Y.Lisans
İstanbul
6 okur puanı
Nisan 2016 tarihinde katıldı
"İnsan yarınını o kadar düşünür ki, bugünü elinden kaçırdığını hiç fark etmez." Aldous Huxley
Reklam
Nasıl ki aşkı zorlama çabası nefreti doğuruyorsa, inancı zorla benimsetme girişimi de inançsızlıkla sonuçlanır. —Arthur Schopenhauer
“Çocuklar geleceğimizin güvencesi, yaşama sevincimizdir. Bugünün çocuğunu, yarının büyüğü olarak yetiştirmek hepimizin insanlık görevidir." —Mustafa Kemal Atatürk

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
savaş koç
@savaskoc77·Bir kitabı okumayı düşünüyor
Çocuk Beyninin Gelişimi
Çocuk Beyninin GelişimiOğuz Tanrıdağ
8.3/10 · 27 okunma
Ölmekten değil, yaşamıyor olmaktan kork!
Reklam
“Düşmem gerekirse düşmeme izin ver. Olacağım kişi beni yakalayacaktır.”
"Erken kalkmak kendinize vereceğiniz bir hediyedir." - Robin Sharma
Problem çok çözüm yok..
Her yerde farklı bir problem tartışılıyor. Problemi belli başlı şeylere indirgemek yerine problemsiz bir politika var mı? Bunu düşünmek lazım.. . Ülkemizde şu anda problemsiz tek bir politika yok.. . İnsanlar mağduriyetlerini başta sosyal medya olmak üzere birçok yerde dile getiriyor fakat muhattap yok. . Sesinizi yükseltmeniz problemlerinizi ne yazık ki çözmeyecek. . Problemlerin topyekün çözülmesini istiyorsan işe koyulacaksın. Öğrenecek, araştıracak sahaya inecek ve bu yükü sırtlayacaksın. Toplumu ayağa kaldırtacak olan yine sen Türk gencisin. . Toplumsal refah düşünsel refah ile başlar. Toplumu, kılcallarına sızmış ve kansere sebep olmuş hurafelerden arındırmak; gerçekçi ve seküler bir yaşam standardı sağlamak ilk hedef olmalıdır. . Eğer bu yapılmazsa insanlar kendi benliğinin farkında olmadan; başkasının benliğine de saygı duymayan sürüler; yobaz kitleler olarak gücü elinde tutarlar. . Aslında bu kontrolsüz güç, ülkenin ve bireylerin refahından çok; din istidmarcıları başta olmak üzere halkın ortak tutumunu kendine silah olarak kullananlara fayda sağlamaktadır. Bu da otoriter rejimlere sebep olmaktadır. .
Fransız bir muhabirden M. Kemal ve Enver Paşa Mukayesi
1911’de Bingazi Savaşı’nda bulunan bir Fransız muhabir Enver ile Mustafa Kemal arasında şu mukayesede bulunmuştur: Enver büyük planlardan, büyük fikirlerden çabuk umutlanır, canlanırdı. Teferruatla uğraşmazdı. Mustafa Kemal realistti. Parlak projeler, göz kamaştırıcı her şey onda bir güvensizlik yaratırdı. Büyük fikirler onu büyülemezdi. Onun amaçları sınırlıydı. İnce hesap ve uzun yargılamalardan sonra karar verirdi. “Takribi” ve “umumi” ile yetinmez, sağlam esaslar ve rakam isterdi.
Tolstoy çağımızı özetlemiş: Yiyordu, içiyordu, uyuyordu, uyanıyordu ama yaşamıyordu.
Reklam
Çağımızın yeni sendromu: Lantuishing Günümüzde birçok insanın etkisinde olduğu sendrom. Eskiden yaptığın şeylerden artık zevk almamak. Heyecanını kaybetmek, Hayat amacı bulamamak, Odaklanma sorunu yaşamak, Ne mutlu be de mutsuz hissetmek. İnsanlara ve hayata yabancılaşmak.
200 yıl geriye gitmenin işte tahlili..
Falih Rıfkı Atay 19. Yy Osmanlısı’nın Avrupalı devletlerin pençesinden kurtulmak için gayrimüslimlere yönelik yaptığı yenilikleri şöyle eleştirmiştir: … Osmanlı devleti tüm bu yeniliklerle yeni düzen yolunda ilerlemek istemiştir. Fakat asıl davanın devletin teokratik karakterine son vermek, din ve dünya işlerini ayırmak, ticaret ve endüstri yoluna dökülmek olduğu bir türlü anlaşılmamış, kilise ve okul elbirliği ile gelişen ve ilerleyen eski “reaya” memleket ekonomisine hakim olmuşlar, Türkler kendi ülkelerinde bu eski “reaya”nın ve imtiyazlı yabancıların tepeden baktıkları sömürge yerlileri haline düşmüşlerdir. Reform hareketlerine rağmen, sivil okulları, hatta üniversite, şeriatçıların kontrolü altındaydı. Batı’nın pençesinden kurtulmak için girişilen reformları medrese ve asla benimsememiş, halk yığınları da onların manevi hakimiyeti altında olduğu için batı medeniyetçiliği pek küçük bir azınlığın malı olmuştur…
Tarih Anadolu için Tekrardan ibarettir...
Falih Rıfkı Atay 19. yy Osmanlısı için şu sözleri kaleme almıştır. "Osmanlı hükümeti bugün güvenliğini ordusundan fazla, yapacağı anlaşmalarla sağlayabilir. Osmanlı Devleti’nin her şeyden önce düzenli bir idareye ihtiyacı var. Şimdiki idareyle, hatta bu yetmiş bin kişilik zayıf orduyu bile devamlı olarak zor besleyebilir. “Memleket fakir. Devlet gelirleri azalmıştır. İhtiyaçları karşılamak için hükümetin yapabileceği son şeyler, servetlere ve miraslara el koymak, devlet hizmetlerini satmak, hediyeler koparmak, paranın ayarını bozmaktır. Para ayarının bozulması son haddine gitmiştir. Bu bela Türkiye’de her memleketten daha fazla ağırdır. Çünkü burada toprağa çok az sermaye yatırılmaktadır. Servet denen şey çok defa paradan ibarettir. Türkiye’de para malın kendisidir. Çok yüksek olan yüzde yirmi resmi faiz sermayelerin işletilmesi için bir belge olmaktan çok uzaktır. Bu, sadece parayı elden çıkarmanın bağlı olduğu tehlikeyi gösterir. Burada bütün zenginliklerin esas şartı, onları kurtarabilmektir. Hristiyan ve Yahudi bir fabrika, bir değirmen veya bir çiftlik kurmaktansa yüz bin liraya bir mücevher satın almayı dah iyi bulur. Eğer bir hükümetin ilk şartlarından biri güven duygusu uyandırmaksa, Türk idaresi asla bu görevi yerine getirmemiştir."
Atatürk ve Ömer Naci
Atatürk,ün arkadaşları arasında güzel konuşan ve şiir yazan Ömer Naci vardı. “Bir gün benden okumak için kitap istedi. Verdiklerimden hiç birini beğenmemeli pek gücüme gitti. Edebiyat diye bir şey olduğunu o zaman öğrendim. Şiire heves ettim. Eğer kitabet hocam alay emini Mehmet Asım Efendi imdadıma yetişmeseydi şair olup çakacaktım. Asım efendi bir gün beni çağırdı. “Bak oğlum”, dedi. “Şiiri edebiyatı bırak, sen iyi bir asker olmalısın. Öteki hocaların da benimle aynı fikirde Sen Naci’ye bakma, hayal perest bir çocuk o, ileride iyi bir şair ve hatip olabilir, fakat iyi bir asker olamaz.” dedi. Gerçekten de hocamın dediği çıktı. Ömer Naci çok istediği halde Kurmay olamadı. “
568 syf.
·
Puan vermedi
·
199 günde okudu
Panzehir
PanzehirSinan Meydan
8.7/10 · 593 okunma
103 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.