Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
günaydın,hayırlı sabahlar 1K
Ne bir savcı kalırdı, Ne bir yargıç, ne yasa... Şu insanoğlu önce kendini yargılasa..! (alıntı)
Bu ülkede kadınlar her şey oldular;öğretmen, bakan, milletvekili, doktor, futbolcu oldular, polis, asker oldular, avukat, hakim, savcı hatta kamyon şoförü bile oldular. Ama çocuklarına anne, kocalarına hanım olamadılar. Her şeye sahip olup mutlu olmama nedenleri tam da bu. Bu ülkede erkekler çay ocağında saatlerce çay yudumlamaya, siyaset konuşmaya, aylarca dünya kupası izlemeye, aylak aylak gezmeye, arkadaşlarıyla bir araya geldiğinde hanımlarından dert Yanmaya zaman buldular ama İslam'ı genel hatlarıyla öğrenmeye vakit bulamadılar. Sıkıntı tam da bu. Bu ülkede çocuklar youtuber oldular, eşcinsel oldular, eğitim zaiyati, cinsel istismarın kurbanı, anne babalarının komşularına karşı tatmin aracı, nene ve dedelerin put odağı oldular ama bir çocuk olamadılar. Sonra büyüyünce yukarıdaki kadın ve erkek gibi oldular. "Bilgiye, iş hayatına ve diplomaya önem verilip böyle olmayanların küçümsenip bilgisiz, cahil, değersiz ve bağımlı görüldüğü bir dünyada biz bu düzenin kurbanı olmayalım. Duamız olsun ki;Ya İlahena! Bize Kur'an'ın sırlarını anlamayı ihsan eyle. Bize nurlarından elbiseler giydir. Bizi lütuflar deryasına daldır. Üzerimize marifet nurlarının en güzellerini yağdır.. "Rabbimiz! Peygamberlerin aracılığı ile vadettiklerini ver bize. Kıyamet günü bizi rezil etme. Şüphesiz sen vaadinden dönmezsin." Al-i imran. 3/194
Reklam
Hani Ecevit ölürken Ahu’ya “İşin garibi ne biliyor musun? Hayatımda başıma gelen en güzel şey bu. Ölüyorum ve sen yanımdasın.” demişti. Hani Ezel yeniden Eyşan’ı gördüğünde dengesini kaybetmişti. Hani Ramiz Dayı "Herkesi yenebilirim ama seni yenemiyorum." deyip Selma’nın kapısında diz çökmüştü. Hani Savcı Esra, Behzat Komiser’e “Mutsuz olalım, ne var? Biz de mutsuz olalım. Ben seninle mutsuzluğa da varım.” demişti. Hani Keje, Eşkıya’yı tekrar görene kadar 35 yıl tek kelime konuşmamıştı. Hani İzzet Günay, Türkan Şoray’a “Sevgi de yetmiyormuş, çok eskiden rastlaşacaktık.” demişti. Hani Bilal Ahu’ya “Ahu’m, sen anlamadın. Ben sana gelemem ki yaram var diye. Benim yaram sensin.” demişti. Hani Mecnun Leyla’nın öldüğünü öğrendikten sonra bahçede ağlayarak kürekle çukur açmaya çabalarken “Baba beni göm buraya.” diye yalvarmıştı. Hani Eylül veda mektubunda Yavuz’a “Belki bir gün bir şiirin içinde rastlaşırız seninle.” demişti. Hani Harun, Eda’ya “Ona 2 defa şans verdin, bana 1 defa şans vermedin.” demişti. Hani Gizem, Metin’e “Cebimde bir tek ‘hoşçakal’ yoktu sana, ben uyurken koymuşsun cebime. Hoşçakal...” demişti. Hani Savcı Esra, Behzat Komiser'e “Dünyanın ekseni kaydı Behzat, 12 santim yerinden oynadı. Sen bana 1santim bile yaklaşmadın.” demişti. Öyle işte.
Bugün Günlerden Mahir Çayan
Savcı: - Cezaevinde kazdığınız tünelden çıkan toprağı ne yaptınız ? Mahir Çayan: - Topraksız köylülere dağıttık !
Şimdi ağız bozma vaktidir. Bu türden bir eleştiriyi, solcu ya da ateist benden daha farklı görüşleri olan ama kesinlikle benden ayrı ya da kötü görmediğim, sadece farklı gördüğüm insanların ortasında yapmak her ne kadar kalbimi kırıyor olsa da, benim adalet anlayışım keskindir; sağı da aynı keser solu da. Az önce bir arkadaşımız Instagram'da
Eylül Türk

Eylül Türk

@EylulTurk
·
24 Ekim 2023 11:45
"Kahve ilk defa Habeşistanlı çobanlar tarafından bulunmuş ve bir içeçek olarak ilk defa Yemenli dervişler tarafından uyanık tuttuğu keşfedilerek gece Allah'a ibadet etmek için tüketilmeye başlanmıştır. Bu yüzden aslında orjin bir Arap ve derviş içeceğidir. Kahire'den İstanbul'a, oradan İtalya'ya geçerek Avrupa'ya ulaşmıştır. Günümüzde geliştirilen çeşitleriyle Starbucks gibi çok uluslu kapitalist şirketler tarafından ele geçirilmiş ve popüler (yığınsal) bir içecek hâline getirilerek dünyanın parası kazanılmaya başlanmıştır. Bu kapitalist çok uluslu şirketler, Araplardan aldığı, Allah için tüketilmeye başlanmış bu ürünün parasıyla şimdi Müslüman Arap çocuklarının öldürülmesine finansörlük hizmeti vermektedir. Bu dünya böyle lanettir. " Mehmet Rahmi Aktaş
“Taçsız-Tahtsız Kraliçe/ Eyşe Şan”
... Yine hüznü kırk doğuran bir kadın, bir sürgün, hiç geri dönülemeyen bir şehir, kucaklanamayan bir anne ve kanser.. “Diyorum ya hayat güzel, kadınlar çirkin.” ... Saçı, makyajı , kıyafetiyle ünlenmeye çalışan kadınları değil, erkek zihniyetine karşı boyun eğmeyen , kötülük içinde filizlenerek baş kaldıran kadınları örnek alın, sevin.. Eyşe
Reklam
"Ya doktor, bir insan başkasını cezalandırmak için hakkaten kendini öldürebilir mi? Olabilir mi ya böyle bir şey? Zaten intiharların çoğu başka birini cezalandırmak için yapılmıyor mu Savcı Bey?'' 🎬 Bir Zamanlar Anadolu'da • (2011)
Özgürlük Nedir?
Mahkumla gardiyan arasında özgürlük açısından pek büyük bir fark göremedim ben. Gardiyanla, hapishane müdürü arasında da pek büyük bir fark yok bence. Hapishane müdürüyle, Savcı bey arasında da. O zaman özgürlük bundan başka birşey olmalı. En ileri düzeyde özgürlük için ne deniyor? İnsanın özgürlüğü başkasının özgürlüğüyle sınırlırıdır, sınırlı. Sınırlı bir özgürlük? Hem sınır, hem özgürlük? Yani sınır bir hapishanenin duvarlarında olabilir, başkasının özgürlüğü de; ama sınır değil mi? Sınır varsa özgürlük yoktur sınırdan kurtarmak için başkalarından kurtarmak gerek önce, dersem ne dersin? Sonra tabi ki kendinden. Ve işte sınırsızlık ve özgürlük. Yaratılan her şeyden kurtarırsan yaratan kalır sadece. Yaratan sınırsızdır ve özgürlükte ancak onda sınırsızdır. EYVALLAH Ahmet Beyler Elçi youtube.com/@beylerbeyibayb...
Yerin dibine batın!
İstanbul Bağcılar'da su satışı yapan 60 yaşındaki bir adamın, dükkanına ses yalıtımlı gizli bir oda yaptırarak mahallenin çocuklarına yıllarca tecavüz ettiği ortaya çıkmış. En küçük çocuğun 5 yaşından itibaren cinsel istismara maruz kaldığı, bir çocuğun ise felç geçirene kadar cinsel istismara uğradığı öğrenilmiş. Bakalım burada savcı ve hakimler nasıl bir ceza indirimi isteyecekler? Bu sapığın yaptığını aklım almadığı gibi, bu çocukların anneleri babaları yok mu felç geçirene kadar, ne demek? Başka esnafların hiç mi dikkatini çekmedi? O kadar çocuk geliyor dükkâna, dakikalarca ya da saatlerce kalıyorlar! Hukuk gerekeni yapacak mı, hiç sanmıyorum. Facia oluşana kadar asla yaptırım yok, illa iş işten geçecek hayatlar kararacak. Bizim ülkede çocuk bedeni, psikolojisi o kadar değersiz görülüyor ki. Daha doğrusu "insan" değersiz görülüyor. Ağaç değersiz, hayvanlar değersiz...
Günaydın Yaşamak
Soruyorum sevgilime - Darağacından Notlar’ ı okudun mu ? Bu bizim hayatımız. Gece doluyor içeri Yıldızlarıyla. Üç ilde Sıkıyönetim var. “Askeri savcı”
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.