Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
sanatta en iyi olan doğrudan duyulara ve­rilmeyecek kadar ruhi-manevi alandır, o seyircinin hayal gücünde doğmalı-uyanmalıdır.
Kendisine hayal gücü gibi bir meleke bahşedilmiş kimse, eşyanın yalın gerçekliğinin ancak belli belirsiz, o da nadiren ve çoğu zaman da yanlış za­manlarda gösterdiği hakikatleri, deyiş yerinde ise, ken­disine tam zamanında açığa vuran ruhları çağırabilir. Dolayısıyla onun karşısında doğuştan hayal gücüne sa­hip olmayan insanın durumu, keyfince dolaşan özgür, hatta kanatlı hayvana nispetle rastlantı ve tesadüfün kendisine getireceği şeyi beklemek zorunda olan kaya­sına sıkı sıkıya bağlı midyenin durumu gibidir.
Reklam
Gelecek için
Hayatının kutsal bir tortusu ve gerçek meyvesi olarak eserini insanlığın mülkü kılmak ve onu daha iyi değer­lendirecek gelecek kuşaklara iletmek, bu tüm diğerle­rinden daha önemli olan amacıdır onun ve bir gün to­murcuklanıp defne çelengine dönüşecek dikenli tacı bu­nun için başına geçirir o.
Genel olarak irade ile akıl ara­sında her türlü orantısızlık bir insanı er geç mutsuz eder. `
Dolayısıyla bir çehre hakkında tamamen nesnel bir izlenim veren ve şifresinin çözümünü mümkün kılan kelimenin tam anlamında ilk bakıştır. `
İnsanlar aynı zamanda bile şeye hürmet etmeye de düşkündürler; fakat onların bu saygısı çoğu kez yanlış bir hedefe yönelmiştir ve sonraki kuşaklar gelip onu yerli yerine oturtuncaya kadar bu yanlışlık devam eder.
Reklam
Aslında bir insanın çehresi kural olarak dilinden daha ilginç şeyler ele verir, çünkü bütün düşüncelerinin ve özlemlerinin kaydı yahut sicili olması nedeniyle onun yüzü, söyleyip söyleyebileceği her şeyin özetidir. `
Kendi hedefiyle dolu olan adamın kafasında dünya, bir savaş alanı taslağında güzel bir manzara nasıl görünürse o şekilde belirir. `
Uğraşılıp elde edilecek en lüzumlu şey nedir diye sorulduğunda, 'Kötülüğü öğrenmemek' diye cevap verdi. `
Bir dilin sesi ancak onu anlayan kimse tarafından işitilir. `
Reklam
Büyük kafalar küçüklere biraz düşkünlük gösterirler, çünkü büyüklükleri başkalarının küçüklüğü sayesinde görünür hale gelir; zira her şey izafidir. `
Dil bir insanın sadece düşüncelerini ele verir, oysa çehre tabiatın düşüncesini dışa vurur. Dolayısıyla herkesi dikkatli bir şekilde gözlemlemek zahmete değer bir uğraştır: herkesle konuşmak böyle bir zahmete değmese bile. `
Gerçekten insanların çoğu, her ne kadar bunun açıkça farkında olmasalar da, kalplerinin en derinlerinde düşünceye hayatlarında mümkün olduğunca az yer vererek idare etme kararındadırlar ve bu onların davranışlarına yön veren en temel kuraldır, çünkü onlar için düşünme en zahmetli yüktür. `
Dolayısıyla öyle olur ki, çoğu insan bir yanlış fikirler yumağını – kuruntuları, hevesleri, önyargıları, garip merakları, tuhaf tutkuları bütün hayatı boyunca bir yük olarak omuzlarında taşıyıp durur, ki en sonunda bunlar birer fikri sabite haline gelir.
Önce kavramları-fikirleri sonra sezgisel kavrayışları elde ederek zihnimizin tabii gelişimine tamamen aykırı hareket ediyoruz; çünkü çocuğun kendi ayırt etme melekelerini geliştirmek ve ona kendi kendisine düşünmeyi ve değerlendirmeyi öğretmek yerine öğretmen, onun bütün enerjisini, zihnini başka insanların hazır düşünceleriyle tıka basa doldurmak için kullanmaktadır. Genel fikirlerin yanlış uygulanmasından kaynaklanan hayata dair yanlış görüşlerin, sonradan uzun yılların tecrübesiyle düzeltilmesi gerekmektedir ve nadiren tamamen düzeltilebilmektedir. Eğitim görmemiş insanlar arasında sıkça görülen sağlam sağduyu sahibi insanlara okumuşlar arasında bu kadar az rastlanmasının sebebi işte budur.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.