O dönemde, ruh hastalıklarının ruhsal yapısı yetersiz kimselerde ortaya çıktığı savunulmaktaydı. Bu kimseler arasında kadınlar, üreme sistemlerinin özelliği nedeniyle, kısmen yapısal yönden zayıf kişiler olarak düşünüldüğünden, ruh hastalığı daha çok bir ka dın hastalığı olarak görülmekteydi. Bu yüzden, 19. yüzyılda akıl hastaneleri, kadınlara daha çok yatağın ayrıldığı bir plana göre inşa edilmişti.