Orhan Veli'nin cigarasını yakarken, kibrit alevinde çekilmiş bir fotoğrafı vardır. Şimdi o resme tekrar bakıyorum. Onu Lambo'da bir akşam karanlığında görür gibi oluyorum ve:
"Yaşasaydı" diyorum.
'Ben böyle mi olacaktım' adlı şiirini, aşık olduğu günlerde yazmıştı. Ama o şiirindeki
Çok sevdiğim salatayı bile
aramaz mı olacaktım
dizeleri düpedüz yalandır. Çünkü Orhan Veli salatayı sevmezdi, yemezdi.
Görüyor musunuz, burada kendini saklıyor.
"500 lirayı aldıktan sonra Mehmet Sarıgül, Orhan Veli ve ben at yarışlarına gittik. Mehmet at sevgisine kumar karıştırmaz, oynamazdı. Oysa atların durumunu herkesten iyi bilirdi. Mehmet söylüyordu, Orhan ile ben olanaklarımız ölçüsünde oynuyorduk. Sıra Arapların koşusuna geldi. Ünlü Haydar koşuyordu. Geçilmesi olanaksız bir attı. Saat cebimi tuttum, Orhan'a takıldım.
-Haydar'a 100 ganyan, 100 plase oynayalım mı?
İkisi de hiç düşünme dediler. Oynamadık. Oynasak 20 lira kazanacaktık. Kötü para değildi. Yine de oynamadığımıza pişman değildik. Yaprak'ın parasına dokunmadığımız için ayrı bir yürek rahatlığı duyuyorduk."
"Çoğunlukla Veli'nin şiirleri öylesine kısa ve her telden çalıyor ki ben okur olarak, onun böylesi bir yalınlığa cesaret etmiş olması karşısında diz çöküyorum."