Yakın tarihimizde kara bir leke olarak yer alan 10 ekim 2015 Ankara barış mitinginde patlamasına dolaylıda olsa dokunarak farklı bir kurgu tekniğiyle merkezinde eşcinselliği konumlandırarak yazılmış olan buruk bir roman.
Necla Akdeniz Türk romancılığında nadide örneklerinden birisi olan eşcinsel bir ilişkiyi, 10 ekim 2015 Ankara barış mitinginde patlamasını, yetimhanelerde büyümekte olan çocukların başlarına gelen kadar koruyucu ailelerde de başlarına gelenler hakkında kaleme almış olduğu insanın yüreğini burkan ve finalinde de mutlu sonla bitmeyen bir romana imza atmış.
Belki duygularını, sindiremediklerini ve acısını bir şekilde boşaltmak, anlatmak ve "mecburi" gidenlere bir çeşit anma ve unutturmamak adına böyle bir romanı kaleme aldı, romanın kurgusuna diyecek bir laf yok, kurgudan ziyade karakterlerin gelişmelerinde, içinde bulundukları durumdan dolayı kimi davranışları yersiz veya eğreti gibi dursa da belki biraz acemilik belki hissedilen acıdan dolayı gözden kaçırma olabilir ama bu romanın çiğ bir şekilde göründüğünü sakın kimseye düşündürtmesin. her ne kadar romanı okurken en başlarda nereye varacak diye anlamasam da ilerleyen sayfalarda bir şeylerin oturacağını geç fark ederek anladığımda sonunda başka şeyleri de fark edince keşfettiğiniz gizem, olay ve kurgunun ne olduğuna çokta sevinemiyorsunuz zira sanki ağzınızda olan demir leblebi aklınızda mıhlanmış gibi durduğunu fark ediyorsunuz, ağzınızda yer alan demir leblebiyi ne yutabilir ne tükürebilirsiniz haliyle aklınızdaki demir leblebiyi ne unutabiliyorsunuz nede kabullenebiliyorsunuz.