Bu elle tutulamayan, bu korkunç sorumluluk durumunu bütün yönleriyle yüklenen
biri olacağım yerde, sözgelişi odandaki, o her zaman seni görebilen mutlu dolap olsam, ne iyi olurdu. Seyrederdim seni; koltukta oturuşunu, mektup yazışını, yatışını ya da uykuya dalışını… Neden mi değilim? Şu son günlerinde nasıl bocaladığını ya da Viyana’dan ayrılmak zorunda kalışını görmek, üzüntüden yere yıkardı beni de ondan.