İnsan, çocukluğunun geçtiği bir şehre sürekli olarak gelip gittiğinde geçtiği yollara dikkat etmez, o çatıların, o kapıların, o pencerelerin kendisi için bir anlam ifade etmediğini, o duvarların kendine yabancı olduğunu, o ağaçların sıradan bir manzara teşkil ettiğini, içine girilmeyen o evlerin hiçbir işe yaramadığını, üzerinde yürünen o kaldırımların taşlardan ibaret olduğunu düşünür. Daha sonraları, orada olmadığınızda, o caddeler, o sıradan ağaçlar gözünüzde tüter, o çatıların, pencerelerin, kapıların eksikliğini hisseder, hiç kimsenin girmediği o evlere her gün girildiğini, o kaldırımlarda ruhunuzu, yüreğinizi, kanınızı bırakmış olduğunuzu fark edersiniz. Anılarınızda sakladığınız, artık göremediğiniz ve belki de hiç göremeyeceğiniz tüm bu yerler kederli bir sevince dönüşüp, melankolik bir görünümle size geri döner...
Sayfa 528 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları 1. CiltKitabı okudu
Herkes'in kitap okumakta bir amacı mutlaka vardır, benim düşünceme göre en gerekli ve en okunması gereken kitaplar bunlardır. Elbette ki 'Sefiller'i, 'Yüzyıllık Yalnızlık'ı da zevkle okurum, ancak hiçbiri benim milli ve fikri değerlerime bu kitaplar kadar katkı sağlamamıştır. Bu sebeple bana göre Türk gençliğinin en başta okuması lazım gelen kitaplardan birisi de budur. Eğer gerçekten Türk milletinin yeniden cihangir bir millet olmasını istiyorsak bu çok elzemdir.
* Kitabımızın ana teması Türkçülüğün ve Türk milletinin asrın gerektirdiği medeniyet çizgisine ulaşabilmesi için sosyolojik filolojik iktisadi gibi konularda nasıl bir yol izlemesi gerektiği olarak karşımıza çıkıyor. Ben bizzat yazarın fikir dünyasına hayran kaldım. Fikirleri tamamen anlaşılır uygulanabilir ve gerçekten çok faydalı fikirlerdi ve zaten anlaşılıyor ki Cumhuriyet döneminde kurucumuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile birçok konuda anlaşmış ve fikir alışverişi yapmışlardır. Tarihteki atalarımız ile ilgili de çok dikkat çekici ve konuları pekiştirici örneklerle doluydu. Onların sosyal yaşantıları, inanç sistemleri, ahlâk ve aile yapıları hakkında bilgiler verilmişti. Dilimizin şu anki durumu, buna sebep olan şeyler ve problemleri nasıl aşabileceğimiz konusunda çok güzel bilgiler ve öneriler vardı. Bazı kelimelerin anlamlarına alttan bakmak okuma hızını azaltsa da kitabın değerini hiç de azaltmıyor.
Türk edebiyat tarihinin ilklerin biri olan, çok bilinen fakat az okunan bir kitapla karşınızdayım.
* Bu dönem (Osmanlı sonu ve Cumhuriyet başı) edebiyatını çok beğenen birisi olarak uzun zaman önce almış olduğum seriyi bitirmiş oldum.
* Kitabımız bir aşk hikayesi içerisinde aslında Osmanlı döneminde kadınlara yönelik baskıcı tutumun en somut halini dile getiriyor. Tam 7 sene boyunca kapının önüne dahi çıkmamış 15 yaşında bir genç kız olan Fitnat, evinin cumbasından görerek aşık olduğu ve Fitnata ulaşabilmek için kadın kılığına girmek zorunda kalan Talat... Ve elbette bu hikayelerin olmazsa olmazı, Fitnat'ı ondan habersiz 45 yaşındaki Ali Bey'le nikahlayan öz babası olmayan, onu gezmeye dahi çıkarmayan Hacı Mustafa.. Ancak hikayemiz içerisinde ilginç bir gizem taşıyor. Onu da okuyacak olanların nazarına bırakıyorum. Bunun dışında da ikinci bir aşk hikayesi olarak Talat'ın anne ve babasının evlilik hikayesini okumuş oluyoruz.
* Hikayemiz çok klişe olsa da o dönemin cümle tarzını ben çok beğeniyorum. Kitabın ilk romanlarımızdan olması sebebiyle diğerlerinin Şemseddin beyden esinlendiğini düşünüyorum. Kitaptaki bir eksiklik de dönemin sosyolojik yapısını aktarması ile birlikte biraz da memleketin genel siyasi durumuna da deĝinse hiç fena olmazdı. 'Sefiller'i okurken fakirlik ve sefaletle birlikte Waterloo savaşını ayrıntılarıyla okuyoruz. Savaş ve Barış'ı okurken savaşın dışında bir çok ilişkiyi de okuyoruz. Ancak bizim romanlarımız malesef tek bir konuya odaklanıyorlar. Bu da genel anlamda o dönemin eksiklerinden sanırım. Üç İstanbul romanı azıcık da olsa bunlardan farklıydı.