Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Huzur geçmişte kaldı, lüks günümüzde. Ne yazık ki günümüz insanı lüks için huzurdan vazgeçiyor. Mutsuz olalım, huzursuz olalım, depresyonda olalım önemli değil, lüksümüzden taviz vermeyelim yetiyor. Dünyada cenneti yaşayan modern seküler insanların ahiret diye bir dertleri yok, onların cenneti burası. Lüks insana ölümü unutturuyor, yaşlanmak ayıp, hasta olmak ayıp, ölüm yüz kızartıcı bir suç günümüzde artık. Öleni yok etmek, ondan kalanları bir an önce ortadan kaldırmak, onu hatırlatıcı her şeyi gözden kaybetmek en önemli vazife artık. Ölenler artık hastanelerde ölüyor ve son anlarına şahit olacak kimse olmuyor, kimseye vasiyet etme ihtimali kalmıyor. Sevdiklerine en çok ihtiyacı olduğu son nefeslerini verirken hiç tanımadığı doktor ve hemşireler onu bir kobay gibi kullanıyor, bir nefes daha fazla aldırmak için. Belki o fazla nefes yerine son anlarını sevdiklerine bakarak, onlara nasihat edip başında iki satır Kur'an okunarak ayrılmak istiyor bu âlemden. Bunlar ona çok görülüyor, vefasızlık yapılıyor onlara.
Atatürkün"Biz ilhamımızı gökten indiğine inanılan kitaplardan değil hayatın kendisinden alıyoruz" sözünü bazıları Atatürk ün ateist olduğuna delalet edip Atatürkçülerin çıkmaz sokağa girdiğini düşündüler. Birinci husus şu devletin en tepesindeki kişi laikliğin gereği olarak İslamın seküler bi anlayışla bilimsel tanımını yapmıştır. ikinci husus şu ki hepimiz ilhamımızı bişeylerden alırız bu hayatta. Kimimiz peygamberimizden,bir İslam aleminden, belkide bir liderden hatta belki bir pop yıldızından bile ilham alabiliriz. İlhamımızı ilham alınması gereken kişilerden almayı beceremememiz bizi inançsız yapmaz.
Reklam
"Seküler, bir sistemden teolojik hassasiyet, beklemek yanılgısına düşüyoruz."
Yaşarken yüzümüzün dünyaya mı yoksa ahirete mi dönük olduğu, hassasiyetlerimizin merkezinde dünyanın mı yoksa ahiretin mi bulunduğu meselesi sanıldığından daha derinlikli ve ciddî tahliller yapmayı gerektiriyor. İslâm’la ilişkimiz sadece bize bu dünyada “iyi” bir hayat yaşama imkânı sunacak potansiyele sahip olmasından mıdır? Muhkem nass'lara, icmâ'a vb. dayanan pek çok hükümle başımızın dertte olması, başka değil, sekülerleşmiş bir Müslümanlık illetine dûçar olduğumuzdandır. Geçmişte herhangi bir müctehidin, “Mevcut ictihâdlar fıkhı zorlaştırıcı bir bakış açısıyla oluşturulmuş, dolayısıyla müslümanların önünü tıkıyor; Ümmet’i rahatlatacak ictihâdlara ihtiyaç var..” gibi gerekçelerle ictihâd ettiğine şahit olmak mümkün değildir. Bunun sebebi sanıldığı ve propaganda edildiği gibi mevcut ictihâdların miadını doldurmuş olmasından değil, müslümanların sekülerleşme rüzgârına paçalarını kaptırmış olmasındandır. Ebubekir Sifil Hoca "SEKÜLER DÜNYADA FIKHI KONUŞMAK" adlı makalesinden...
Eğer ki İslâm, toplum nazarındaki tesirini günden güne kaybediyorsa, bunda İslâm'ı sulandıran, döneme, duruma göre konuşan, zorlama te'vil ve istinbatlarla İslâm'ı her kabın şeklini alacak bir hâle getirmeye çalışan hocaların katkısı(!) büyüktür.Zaman değişir, elbette ihtiyaçlar da değişir. İslâm realiteyi gözardı eden, ona çözüm sunmaktan aciz bir müessese elbette değildir. Fakat zaman kendi bildiği ve istediği gibi değişirken birileri İslâm'ı zamanın beklenti ve arzusu istikametinde dillendiriyorsa kan kaybı kaçınılmaz.Amasız, fakatsız, müsamahasız bir şekilde İslâm'ın esas ve ölçülerini söylemeye, gerekirse bu söylemin bedelini ödemeye razı imamların miras bıraktığı ilim ve hocalık makamı hakkı temsilin yegane odağı olmalıdır.Hiçbir fert, kurum ya da müessesenin -hele bunlar seküler değerlerin temsil edildiği noktalarsa- öncelenmesi, İslâm'ın onu takip eder, korur bir poziyona, ilmin de bu gayeye hizmet eder bir vasıtaya evrilmesi, geri dönülmez bir felakettir. -Melikşah Sezen-
‘Doğuluğu’ teolojik köken gibi mi üstleneceğiz yoksa seküler bir başlangıç noktası mı saptayacağız??
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.