Selda Koçak

Selda Koçak
@seldakocak
9 okur puanı
Mart 2021 tarihinde katıldı
Tıpkı Benim Gibi Meditasyonu
- Karşımdaki insan da bir bedene ve zihne sahip... Tıpkı benim gibi. - Onun da duyguları, hisleri ve düşünceleri var... Tıpkı benim gibi. - Karşımdaki kişi de zaman zaman üzüldü, hayal kırıklığına uğradı, öfkelendi, incindi ya da karmaşık duygular hissetti... Tıpkı benim gibi. - Onun da fiziksel ve ruhsal acıları oldu, zaman zaman acı çekti... Tıpkı benim gibi. - Karşımdaki kişi de mutluluklar yaşadı ve eğlenceli zamanlar geçirdi... Tıpkı benim gibi. - O da yaşamında sağlık, sevgi ve iyi ilişkilerinin olmasını diledi... Tıpkı benim gibi. - Karşımdaki kişi mutlu olmak istiyor... Tıpkı benim gibi.
Sayfa 162 - İnkılâp Kitabevi
Reklam
Kabul Geliştirmek
“Yaşamdaki acılar bir bardak suyun içindeki kum gibidir. Eğer onu oradan çıkarmaya çalışırsanız, kumla savaşırken suyun daha da bulandığını görürsünüz. Oysaki onu kendi haline bırakırsanız bardağın dibine çökecek, belki kum oradan çıkmayacak ama su berrak kalacaktır. Acıya da tıpkı suyun içindeki kum gibi davranmak gerekir. Mücadele etmeden sakince orada durmasına müsaade ettiğimizde zihnimizi bulandırmadığını fark ederiz. Böylece onu daha iyi görüp niteliğini anlayabiliriz.”
Sayfa 130 - İnkılâp Kitabevi
“Budizm’in temel öğretilerinden birisi, dukkha’ya neden olan şeyin bizim olayların olduğu gibi değil de, şu anda olduğundan daha farklı olmasını istememizdir. (Dukkha: acı, mutsuzluk, tatminsizlik).”
Sayfa 88 - İnkılâp Kitabevi

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Budist felsefenin her gün tekrarlanmasını önerdiği 5 anımsama, acının geçiciliğini ve insan olmanın doğasını anlamak için yardımcıdır. - Doğamda yaşlanmak var ve yaşlanmaktan kaçmanın yolu yoktur. - Doğamda hastalanmak var ve hastalanmaktan kaçmanın yolu yoktur. - Doğamda ölüm var ve ölümden kaçmanın yolu yoktur. - Benim için değeri olan ve sevdiğim herkesin doğasında değişim vardır. Onlardan ayrılmaktan kaçmanın bir yolu yoktur. - Yaptıklarım benim tek gerçeğimdir ve yaptıklarımın sonuçlarından kaçamam.”
Sayfa 85 - İnkılâp Kitabevi
“Tarihi Buda bir insan olarak algılanmıştır, tanrı olarak değil ve yaşamını psikolojik sıkıntıları azaltmaya adamıştır. Budist geleneğe göre özgürlüğün yolunu keşfettiğinde öğrendiklerini diğer insanlara aktarmaya karar vermiştir. Toplam 45 yıl fakir ve zengin birçok öğrencisine bildiklerini öğrettiği söylenir. Onun dört temel düşüncesi vardır. 1. İnsan olmak acıyı beraberinde getirir. 2. Olayların nasıl olduğu ile bizim onların nasıl olmasını istediğimiz arasındaki çelişki bu acının sebebidir. 3. Acı, hoşa gitmeyen yaşantılara karşı olan tutumumuzu değiştirmemizle azaltılabilir, hatta yok edilebilir. 4. Acılara son vermek için kullanılan 8 temel strateji vardır: - Doğru görüş (her şeyi olduğu gibi görmek) - Doğru niyet (doğru amaç) - Doğru söz (doğru iyileştirmek ve eğitmek için kullanılır, asla zarar verme ve bölücü amaçlar için kullanılmaz) - Doğru eylem (öldürmemek, çalmamak, cinsel olarak yanlış davranmamak, zararlı maddelere düşkün olmamak) - Geçimini doğru yollardan sağlama - Doğru çaba - Doğru bilinçli farkındalık (dikkatini özenli ve düzgün bir biçimde olaylara olduğu gibi yönlendirme) - Doğru konsantrasyon (düzenli meditasyon bu 8 stratejinin temelidir.)”
Sayfa 83 - İnkılâp Kitabevi
Reklam
“... Belki de ortadan kaldırabileceğimiz belirsizlik değil, tahammülsüzlüktür. Belirsizliğin evrenselliğini, kontrolümüzün güçsüzlüğünü ve yaşamda değişmeyen tek şeyin değişim olduğunu fark etmek bize tahammül yolunda kapılar açar. Kendimize şu soruları soralım: - Geçmişe baktığımızda neler sizi çok üzmüştü? Şimdi bu üzüldüğünüz şeylere baktığınızda aynı duygulara sahip misiniz? - Gelecekten neler beklemiştiniz? Şu anki yaşamınız bu beklentilerinizle aynı mı? Aynı şeylerin sizin için hala değeri var mı? - Geçen hafta, bu hafta için neler yeni kararlar almış mıydınız? Bunlardan kaçını yapabildiniz? Bunlardan bazıları gerçekleşmiş, bazıları hiç gerçekleşmemis ve bazılarının artık sizin için hiçbir önemi olmayabilir. Güven, belirsizliğe tahammül de tıpkı değişimi fark etmek kadar önemlidir. Kendimize, diğer insanlara ve yaşama güvenmek.”
Sayfa 76 - İnkılâp Kitabevi
“Birbirimizle olan bağımızı fark etmek ve hissetmek için sol elimize bir kıymık battığını düşünelim. Bunu fark ettiğimizde sağ elimiz otomatik olarak kıymığı çıkarmak için harekete geçecektir. Bunun üzerine sol el, sağ elimize ‘Teşekkür ederim! Sen çok şefkatli ve cömertsin!’ demez. Sağ el kıymığı oldukça basit ve doğal bir sebepten dolayı çıkarmıştır; her iki el de aynı bedene aittir. Sağ el, sol elin acısını hisseder ve ona yardım etmek ister. Şefkatimiz arttıkça iki elimizin bir bedende bütün olduğunu fark ettiğimiz gibi yaşadığımız evrende de diğer tüm canlılardan ve doğadan ayrı olmadığımızı anlarız. Acının evrenselliğini fark ederiz.”
Sayfa 55 - İnkılâp Kitabevi
“Birbirimizle olan bağımızı fark etmek ve hissetmek için sol elimize bir kıymık battığını düşünelim. Bunu fark ettiğimizde sağ elimiz otomatik olarak kıymığı çıkarmak için harekete geçecektir. Bunun üzerine sol el, sağ elimize ‘Teşekkür ederim! Sen çok şefkatli ve cömertsin!’ demez. Sağ el kıymığı oldukça basit ve doğal bir sebepten dolayı çıkarmıştır; her iki el de aynı bedene aittir. Sağ el, sol elin acısını hisseder ve ona yardım etmek ister. Şefkatimiz arttıkça iki elimizin bir bedende bütün olduğunu fark ettiğimiz gibi yaşadığımız evrende de diğer tüm canlılardan ve doğadan ayrı olmadığımızı anlarız. Acının evrenselliğini fark ederiz.”
Sayfa 55 - İnkılâp Kitabevi
“İnsanoğlu kainat dediğimiz bütünün bir parçasıdır, zaman ve mekanla sınırlanmış bir parça.. Kendi benliğimizi, düşüncelerimizi ve duygularımızı her şeyden soyutlanmış hissediyoruz, ve buna bilincin yarattığı bir göz yanılması denebilir. Bu yanılsama bizi kişisel arzularımıza ve en yakınımızdaki bir kaç kişiye olan bağlılığımıza hapseden bir cezaevi gibidir. Görevimiz, şefkat evrenimizi tüm canlıları ve bütün güzelliğiyle doğayı da kapsayacak şekilde genişleterek, kendimizi bu cezaevinden azat etmek olmalıdır. İnsanoğlu varlığını sürdürecekse yeni bir zihniyete ihtiyacı vardır.” Albert Einstein
Sayfa 54 - İnkılâp Kitabevi
“Belki doğru ayağımızı öne atmayı beceremedik ama yine de denedik. Yere yüzüstü düşmek hayatın kaçınılmaz bir parçasıdır, onurlu bir parçasıdır aslında.”
Sayfa 41 - İnkılâp Kitabevi
Reklam
“... zayıflıklarımızı tüm insanların yaşadığı ortak bir deneyim olarak gördüğümüzde onlar daha az tehdit edici ve korku verici olurlar.”
Sayfa 21 - İnkılâp Kitabevi
“Kırılganlığını, eksik ve zayıf yönlerini kabul eden bireylerin psikolojik olarak daha dayanıklı olduğunu bilimsel araştırmalar da desteklemiştir.”
Sayfa 20 - İnkılâp Kitabevi
“Merhamet, acı içindeki diğerinin baş edebilme gücünü yok sayabilir. Oysa şefkat onun acısının doğasını anlar. Şefkatte bir hiyerarşi yoktur. Acı çeken kişi çekmeyen kişiden daha zayıf, güçsüz ve beceriksiz değildir. Sadece o an için acı çeken kişi odur. Acının el değiştiren doğasından o anda, o kişi nasibini almıştır. Bu bağlamda diğer bir kişiye şefkat duymak, ona acımaktan farklılaşır.”
Sayfa 19 - İnkılâp Kitabevi
“Şefkat için sırtınız sert ve sağlam, göğsünüz yumuşak ve açık olmalıdır.”
Sayfa 18 - İnkılâp Kitabevi
“İşte, anlıyorsunuz ki önemli olan, özgür olmaktan çıkmak ve kendinden daha namussuz olana pişmanlık içinde itaat etmektir. Hepimiz suçlu olduğumuz zaman demokrasi olacaktır. Ne var ki, aziz dost, yalnız ölmek zorunda kalmanın öcünü almak gereklidir. Ölüm yalnız başına, kölelik ise ortaklaşadır. Ötekilerin de hesabı görülür, hem de bizimle aynı zamanda, işte önemli olan bu. Sonunda herkes bir yere gelir, ama dize gelmiş ve başı eğik olarak.”
Sayfa 94 - Can Yayınları
36 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.