Akdeniz akşamında sahaf kokuyorken ceplerim. Nefesim aldığım Rodrigo konçertosu renginde iken, belki de çalınmış bir dil'in sözcüklerini kullanan bir garip oğlan, bir yağız delikanlı -Selim Temo-‘nun kelimeleri kullanma ustalığı tadında olan, gülüşlerim. Sonra dilime saplanan bir dizesi “büyüdükçe mi yitiriyoruz saflığımızı” i l e akla gelen “hasat mevsimi” zamanlarım. Aklımın ücrâ köşelerinde yankılanan ses(ler)..
İnsan, bâzen yüreğindeki insanların hasadını yapmalı hem de sere serpe bir buğunun söküğünde. Geriye sadece hüzün kalsa da. Evet, hasat gerekli bir zaman sonra. Boy vermiş sahtelikler, sevgi(li)ler, sevda(lı)lar biçilmeli. Çırılçıplak kalmalı gerekirse. Tutuşmalı. Tutuşturmalı yürekteki saf hasat'ı.. Öyle eski püskü evler, daha kalabalık olmayan masalar, uzaktan belli belirsiz kuş sesleri, mai bir gökyüzü. Ellerimde eski dergiler, plaklar, sahaf kokusu ve Rodrigo konçertosu eşliğinde güzel bir mevsimin cuma-ertesi..