s

s
@sels_
Bir yandan aklımı kurcalayan bir şey daha var aslında. İkisini de ayrı ayrı ele almayı hedeflemiştim ama ya ikisi aynı anda var olmalıysa? Karanlık ve ışık, gece ve gündüz gibi. Aslında olması gereken, arasından birini tercih etmek değil de içlerindeki dengeyi kurabilmekse?
s

s

@sels_
·
1g
Frida Kahlo'nun da dediği gibi: '' Çok karışığım. Bir yanım olabildiğince huzursuz ve yorgun. Diğer yanım mucizelere ve düşlerin gerçek olabileceğine halen inanıyor ve heyecanını koruyor. Bu iki yan arasında ben, eziliyorum.'' Ezilmenin de yanında boğuluyorum kendi karmaşamın içinde. Eğer ki bir gün aralarından birini seçecek olursam bu hangisi olacak fazlasıyla merak ediyorum. Huzursuz ve yorgun kalmayı seçip, konfor alanımda kendimi boğmaya devam mı edeceğim? Yoksa inançlarımı seçip yeni bir yol mu çizeceğim bilinmeyene doğru? Bir bakıma ikisi de insanı korkutan şeyler ama bilinenin aksine bilinmeyeni seçip, kötü de olsa yeni şeyler deneyimlemek daha iyi olurdu gibi düşündürmüyor da değil.
Reklam
Frida Kahlo'nun da dediği gibi: '' Çok karışığım. Bir yanım olabildiğince huzursuz ve yorgun. Diğer yanım mucizelere ve düşlerin gerçek olabileceğine halen inanıyor ve heyecanını koruyor. Bu iki yan arasında ben, eziliyorum.'' Ezilmenin de yanında boğuluyorum kendi karmaşamın içinde. Eğer ki bir gün aralarından birini seçecek olursam bu hangisi olacak fazlasıyla merak ediyorum. Huzursuz ve yorgun kalmayı seçip, konfor alanımda kendimi boğmaya devam mı edeceğim? Yoksa inançlarımı seçip yeni bir yol mu çizeceğim bilinmeyene doğru? Bir bakıma ikisi de insanı korkutan şeyler ama bilinenin aksine bilinmeyeni seçip, kötü de olsa yeni şeyler deneyimlemek daha iyi olurdu gibi düşündürmüyor da değil.
İnsanlar şehir gibiydi. Bazı kötü yönleri var diye bütün şehirden nefret etmezdiniz. Sevmediğiniz yanları, birkaç tane tehlikeli ara sokağı ve mahallesi olabilirdi ama bir şehri yaşanır kılan iyi yönleriydi.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Tek bir şeyi farklı yapmak çoğu zaman her şeyi farklı yapmak demektir.
Sayfa 32
s tekrar paylaştı.
Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin. Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur. Mustafa Kemal Atatürk
Reklam