Görüyorum ki ellerine daha cinayet işleme fırsatı geçirmemiş oldukları için pek çok kişi masum zannediyor kendini. Bu küçük talih ve kader meselesi yüzünden, insanların çoğunun benden daha ahlaklı ya da iyi niyetli olduğuna inanmak zor.
Yıllar yılı çalışıp da iki poundu denkleştirmekte bile zorlanan ve otuz bin pound bulabilmek için ellerinden geleni yapan bütün o kadınları düşününce cinsimizin kınanası sefaletinden horgörüyle yakındık. Bize servet bırakmayan annelerimiz hayatlarını nasıl geçirmişti? Burunlarını pudralayarak mı ? Mağaza vitrinlerine bakarak mı? Monte Calo'da sere serpe güneşlenip vücutlarını sergileyerek mi?
Düşünüyordum ki...dedi; nasıl söyleyeyim... Öyle bir an gelirki... Madem bezgin değilsin sağlığında da bir şey yok... Belki olgunluk çağına geldin; o çağda insan artık büyümez olur; çözülecek hiçbir düğüm kalmaz, hayat apaçık önümüze serilir.
Ah yarabbi ne olur insan hiç bu sıkıntıları duymadan yalnız aşkı duyabilse! Bu ne belalı şey! Ateş gibi yakıyor içimi. Rahat yok kurtuluş yok bundan. Birdenbire içime dolan bu kaygılar tasalar nedir? Aşk bir hayat okulu ama ne zor bir okul!