Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ben de milyarlarca karınca arasında bir karıncayım ama kendime hayali, küçük bir tepe yarattım; oradan çevreme bakıp gördüklerimi anlatıyorum. Kendimi böyle hissediyorum işte: Uçsuz bucaksız bir gezegende, bir ekmek kırıntısını fethetmek için kilometrelerce yürümeyi başaran küçücük bir karınca gibi. Göz ucuyla sana bakıyorum. Ekmek kırıntımın sen olduğunu biliyorsun.
Sayfa 100 - Can yayınlarıKitabı okudu
"Çocuklar, ozumledikleri ve soluduklari neyse o olurlar. Iyi yureklilik bir DNA meselesi değildir :çoğunlukla yetistikleri ortam karakterlerini oluşturur "
Sayfa 110 - Can yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Birbirimizin gözünün içine bakarak konuşurduk. Maskesiz, içten gülümsemelerle bakışır, flört ederdik. Birisiyle ilişki kurmak için bir password girmeye ihtiyacımız yoktu ve her sabah uyandığımızda hayatımıza yeni bir arkadaş girmiş olurdu.
Birbiri için yaratılmış iki insanın karşılaşması o kadar güç ki! Dünya yanlış kişiye aşık olan, yalnız kalan, acı çeken, buruk gözyaşı döken mutsuz insanlarla dolu. Aşkın tadını bildiklerini sanırlar oysa sadece silik bir taklidini tatmışlardır.
Dış güzellik, basit bir kılıftan başka bir şey değildir; insanı dayanılmaz yapan enerjisi, bakışındaki büyü, gülümsemesindeki şakacılık, sıradan bir günü serüvene dönüştüren tılsımıdır.
Mutluluğu bulunca, onun değerini bilmek herkesin harcı değildir. Karşılaştığın o insanın, yaşamını değiştireceğini ve onsuz artık hiçbir şeyin anlamı olmayacağını anlamak kolay değildir. İçimizi açıkça görmemizi engelleyen bu tuhaf duygusal körlük nedeniyle ne çok fırsat kaçırılır! Dünya, sevmek ve sevilmek şansına sahip olup, onu yakalamayı bilmeyenlerle ya da o şansı yakaladıktan sonra boşa harcayarak, ömürlerinin geri kalan bölümünü üzücü biçimde pişmanlık duyarak geçirenlerle doludur.
Reklam
Bugün biliyorum ki eğer aşk seni arıyorsa, ona ulaşmak senin elinde. Bunun için tüm kapıları açık bırakmak gerek: Kimin içeri gireceği ve sana neler getireceği bilinmez.
Yaptığımız her şey sadece ölüm düşüncesini aklımızdan atmak içindir.
Neden böyledir? Neden gerçekten güzel olan biri, hiç kimsenin hoşuna gitmediğinden acı bir şekilde emin olarak yaşarken başkaları, ona oranla çok daha az çekici olsalar da dünyanın efendisi gibi dolaşırlar?
Rastlantı sonucu tanıştığımızı bilmek keyif vereceğine batıl inançlara sürüklüyor. Kendimi bir felaketten sağ kurtulmuş gibi hissediyorum: Eğer seni tanımamış olsaydım hayatımın dönüşebileceği felaketten.
Reklam
Çünkü sadece çılgıncasına aşık olanlar, bir insanı sevmenin ne demek olduğunu bilir.
Herkes seni tanıdığını sanır, oysa gerçekte kim olduğunu kimse bilemez.
Mutlu geçmişinin hayaliyle karşılaştığında, yitirdiklerinin bilinci içini neredeyse dayanılmaz bir pişmanlıkla kaplar. Işte o zaman güvenli bir yere gizlenip yaralarını sarmak istersin çünkü ruhun, acının yabanileştirdiği evcil bir hayvan gibidir.
Unutmak çok iyi bir ilaçtır, ilaçların en tatlısı ve en merhametlisi. Kimileri unutmanın ödleklere yakıştığını söyleyebilir ama bu, gerçek, derin ve mutlak acıyı bilmedikleri içindir. Canımızı en çok acıtan deneyimleri bir dokunuşla, bir ilaçla diğer beyin işlevlerine dokunmadan nörolojik bir müdahaleyle silmek iyi olur ama biliyorum ki, bu ne doğrudur ne de mümkün. Sonrasında yaşadıklarımızı anımsamamızı sağlayacak o acı olmadan yaşam nasıl olur ? Sahi, hangi yaşam ?
Yaşam, neyse ki, en üzüntülü anlarda bile avuç avuç hafiflik tohumları eker.
1.146 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.