Bir Nedeni Yok Yalnızca Öptüm
Dudaklarım gerisin geriye çekildi; ağdalı bir sıvının ağır ağır örttüğü, korkunun biçim kazanıp ayağa kalktığı ve ‘hey bana bir şeyler söylemenin vakti geldi’ dediği zamanlarda bekledim seni; gözlerimi kapadım. Bekledim. Beklerken, özlemenin hangi geçitleri geçilmez kıldığını, hangi duyguların insanı hayata
Ben böyleyim işte.... Böyle büyük sevdim seni..... Bir varlığı seviyor olmak kolaydı her zaman. Bense yokluğunu sevdim senin. Kolay olan varlığını değil, zor olan yokluğunu sevdim.....
Gökhan ARSLAN – Bozuk Oda
Kitap bitince kendime şu soruyu sordum ve bazı tanılar koydum, ‘’Okuduğum neydi? Şiir kitabı idi ama şiir kitabından daha derin, daha ayazda bir şeydi. Beni bu denli sarsan durum ne idi? Şiirde bu kadar derin sözleri okumak ben de nasıl bir etki bıraktı? Gökhan Arslan roman da yazmalı.’’
Bozuk Oda iki bölümden oluşuyor. İlk kısım ‘’Rüya Kayıtları’’ adı altında, kadın ve kadına dair aşk, sevgi, huzur, bağlılık, empati gibi temalar anlatılır iken; ikinci kısım olan ‘’Bir Hastalık Olarak Metafor’’ da ise aile ve ailedeki sevgi teması işleniyor. Öyle yüzeysel değil, vura vura, çarpa çarpa.
Satırları ince ince detaylar ile örülmüş. İtinayla yazılmış ve üstünde düşünülmüş cümleler ile bezeli.
Kendimce çok doğru bir zamanda buluştum bu satırlar ile… Vurdu geçti çoğu yerde. Şahane bir yolculuk idi, Bozuk Oda… Bozulmuş odalarıma çok iyi geldi.
‘’Kısa kesilmiş aşkın bahçe kokan saçları
Dünyanın nefesi donuvermiş yüzünde
Sırtından başladım seni ezberlemeye
Yokluğunu sesinden tanıdım
İçimde gezinip durdu zamanın yabani adamları
Hasret koydum
Uzak denizlere baka baka doğurduğun çocuğun adını…’’
Kalemini ve üslubunu çok sevdim ben Gökhan Arslan’ın…
‘’Belki ben diye biri yoktur belki dünyadaki bütün babalar dublör
Kızlar sonbahara basar yaş gününde oğlanlar sefere çıkar
…..
Portakal kokmaz kıyılar insan yalnız sevince mi terlemez
Kaç yıl oldu öğrenemedim gitti yaz günü sevişilmez..’’’
Herkese şiir tadında, huzur dolu okumalar dilerim edebiyat sever güzel insanlar.
Bozuk OdaGökhan Arslan · Yitik Ülke Yayınları · 201716 okunma
Dudaklarım gerisin geriye çekildi; ağdalı bir sıvının ağır ağır örttüğü, korkunun biçim kazanıp ayağa kalktığı ve ‘hey bana bir şeyler söylemenin vakti geldi’ dediği zamanlarda bekledim seni; gözlerimi kapadım. Bekledim. Beklerken, özlemenin hangi geçitleri geçilmez kıldığını, hangi duyguların insanı hayata kazandırdığını, basite indirgenmiş
Bugün hiç gelmedin bana,
Hiç uğramadan kalbime,
Bir işin mi çıktı, geciktin?
Daldim türlü türlü deryalara,
Bir battım bir çıktım,
Nefes alamıyorum, nerdesin ?
Boğulur gibiyim, bilemezsin.
El uzat, ses ver.
Nasıl sevdim seni,
Bak kalbim bile atmıyor.
Yoklugunu bir ben degil.
Anlasana
...
K.TATAROĞLU
Dudaklarım gerisin geriye çekildi; ağdalı bir sıvının ağır ağır örttüğü, korkunun biçim kazanıp ayağa kalktığı ve ‘hey bana bir şeyler söylemenin vakti geldi’ dediği zamanlarda bekledim seni; gözlerimi kapadım.
Bekledim.
Beklerken, özlemenin hangi geçitleri geçilmez kıldığını, hangi duyguların insanı hayata kazandırdığını, basite indirgenmiş
EY AŞK DURAĞIM.EY AŞK DURAĞI
Ey adından başka hiç bir söze dilimin dönmediği tek hecem!
Yüreğimin en derin, en bilinmeyen yerindesin. Ne uzanabiliyor sana ellerim, ne de vazgeçebiliyor senden. Sana aç, sana susuz, sana meftun, biçare yüreğim. Hal-i hazinim. En tılsımlı, en riyasız, en içten duamsın. Beni ben yapan aşksın. Kalbim en büyük sığınağın olsun yâr, sen Besmele ile başlayan sevgime yakışanımsın, nakaşımsın, mahşere kadar tutacağım sevda orucumsun. Sen benim içten içe kanayan en derin yaramsın. NE KADAR ÖZLENDİĞİNİ BİLSEN, YOKLUĞUNDAN UTANIRSIN......
Ben böyleyim işte.... Böyle büyük sevdim seni..... Bir varlığı seviyor olmak kolaydı her zaman. Bense yokluğunu sevdim senin. Kolay olan varlığını değil, zor olan yokluğunu sevdim.....
Hangi aşk daha büyüktür?
ANLATILARAK DİLE DÜŞEN Mİ ?
ANLATILMAYIP YÜREK DEŞEN Mİ ?