Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Lavinia

Lavinia
@septemberL
Kör inanç, sorgusuz sualsiz itaat, kötülüğün en yaygın sebeplerinden biri.
Reklam
Hakikat
Hakikat sonrası çağda gerçek ve yalan arasındaki sınır belirsizleşir; dürüstlük ve hilebazlık, kurgu ve hakikat arasındaki o keskin çizgiler silinir. Başka insanları kandırmak, bir meydan okuma, bir oyun ve nihayet bir alışkanlık haline gelir. Böylece ağızdan çıkan sözlere itimadın sarsıldığı, kandırmaca ve hilenin insan ilişkilerinde olağan sayıldığı bir dönemde yaşamaya başlarız. Bu ahlaki görececiliğin izlerini toplumsal narsizme, maneviyatın ve topluluğun çöküşüne veya dijital kültürün yükselişine dek geri sürebilirsiniz. Hakikatin sonu her sağlıklı uygarlığın temeli olan güven duygusunu aşındırır ve bizi “ diğerinden kötülük bekleyen kırılgan bir toplum “ haline getirir. Hakikat sonrası olmak AHLAKİ BİR ALACAKARANLIKTA YAŞAMAKTIR. Davranış ve değerlerimiz çeliştiğinde davranışlarımızı düzeltmek dururken, değerlerimizi gözden geçiririz. Her şey bir gösteri ise insanların itibarları, fiziksel görünümleri aidiyet ve etnisiteleri alay konusu yapılabilir. Nasıl olsa dünya, sonunda gülüp geçtiğimiz kocaman bir sirk değil midir? Bu bir yanıyla postmodern iklimin “ Her şey mübah “ anlayışını yankılıyor. Amaçlar, araçları mubah kılar.
İnsandaki çocuk vicdanı, tohumdaki öz gibidir. Ve o öz olmadan tohum filizlenmez gelişmez. Yeryüzünde bizi neler beklerse beklesin, insanoğlu doğdukça ve öldükçe, insanoğlu yaşadıkça, hak ve doğruluk denen şey de var olacaktır.
Sayfa 162Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Onu öyle seviyorum ki ağlamak geliyor içimden.”
Oysa birçokları hastalıktan değil de, kendini büyük gösterme ihtirasından ölülerdi.
Reklam
Arif bir kimse, birisi ile kavga ederken Behlül onun yanından geçiyordu. Şöyle dedi: “Arif zannolunan şu adam, eğer Cenabıhakk’ı gerçekten sevseydi, düşmanı ile uğraşmaya vakit bulamazdı; eğer bu adam Cenab-ıhakk’ın varlığından haberdar olsaydı, bütün halkı yok bilecekti.”
Eğer bir kimsenin hüneri varsa onun söylenmesine hacet yoktur. Hünerin kendisi, kendisini gösterir. Eğer Miskin halis değilse, bende misk var deme. Eğer halis ise kokusu yayılır
Sayfa 168Kitabı okudu
Öğret bana yeniden güneşi uyandırmayı. Devam etmek, ilerlemek, gelip geçmek zorunluluğunu kabul etmeyi. İlerlemek ve güneşi uyandırmak, güç değil mi Adam? İyi ya, Adam. Büyükler güneşi uyandırmayı bilmezler. Öyleyse Allah ın iyiliği, yarın, olur da, güneşi uyandırırverir. Tüm dingin sonsuzluk için yaptığı gibi.
Sayfa 271Kitabı okudu
Yeniden bir çocuğum. Düş gören bir çocuk. Yalnız bir çocuk. Niçin büyümeli? Aslında kimse insanların acıya katlanma gücünü bilemez. Tek bilen kendi yüreğimizdir.
Sayfa 269Kitabı okudu
“Çok düşündüm Zezé. İster yakın, ister uzak, nerede olursam olayım seni hep özleyeceğim..”
Reklam
Çocukluğumda gezintilerimin hedefi ve sınırı olan ıhlamur ağacının altında durdum. Şimdi her şey ne kadar bambaşkaydı! O zamanlar hiçbir şey bilmemenin mutlu­luğu içinde, gönlümü, sönük göğsümü dolduracak binbir zevki bulacağımı sandığım bilinmeyen dün­yaya açılmak isterdim. Şimdi ise o dünyadan dönüyorum. Ah dostum, ne boşa çıkmış ümitlerle, ne yıkılmış planlarla geliyorum.
Sayfa 100
Dürüst insan, bakır leğen; fenalık arayan insan karınca gibidir. Karınca ne kadar uğraşsa bakır leğene gedik açamaz.
Belki de bazılarının, birlikte yaşadıkları insanlardan elde edebilecekleri hiçbir şeyleri yoktur; onlara ruhlarının boşluğunu gösterdikten sonra, gizliden gizliye hiç de hak etmedikleri bir sertlikle yargılandıklarını sezerler. Ama ya pohpohlanmalardan yoksun kaldıkları ve bunlara yenilmez bir gereksinme duydukları ya da ilgileri bile bulunmayan nitelikleri taşıyormuş gibi görünmek isteğiyle yanıp tutuştukları için bir gün yine gözden düşmek pahasına bile olsa yabancılardan saygı ya da sevgi göreceklerini umarlar. Bir de doğuştan çıkarcı insanlar vardır. Dostlarına yakınlarına iyilik etmek boyunlarının borcu olduğu için, hiçbir yardımda bulunmazlar onlara; buna karşılık yabancılara iyilik eder ve bundan bir onur kazancı sağlarlar: sevgi halkası ne kadar yakınlardaysa, o kadar az sever ,halka ne kadar yayılırsa o kadar yardımsever olurlar. Madam Vauquer’de temelinden bayağı, sahte, iğrenç olan bu iki yaradılış da vardı hiç kuşkusuz.
Katılaşmış yüreklerin mi yoksa içi boşalmış kafataslarının mı daha korkunç olduğuna kim karar verebilir?
47 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.