Martin ise onu dinleyip simasını seyrederken hayatın yüzüne bakıyormuş gibi hissediyordu kendini. Sonra ince duyarlılıkların zirvesine yükseldiğinin farkına vararak, bunun aşk olduğuna ve aşkın dünyanın en muhteşem şeyi olduğuna karar verdi.
Onu aşkla, daha yüce ve ebedi bir hayatın anlık görüntüsüyle ateşleyen Ruth vardı; beynini kemiren binlerce kurtçukla ihtiraslarını hareketlendiren kitaplar vardı...
Açlığa benzer korkunç bir yoksunluk duygusu musallat olmuştu Matin Eden'a. O narin elleriyle hayatını dev bir kuvvetiyle yakalayan kızın yoksunluğunu çekiyor, onu görmek için yanıp tutuşuyordu.