Evet öyleydi işte, neşe ve sevinç gibi üzüntü ve sıkıntılar da geçip gidiyor, acılar ve umutsuzluklar da geçip gidiyordu. Geçip gidiyor, sararıp soluyor, derinlik ve önemlerini yitiriyor ve sonunda bir gün geliyordu, vaktiyle insanı öylesine üzen, ona acı veren şeyin ne olduğunu unutuluyordu. Istıraplar da sevinçler gibi çiceklerini döküyor, sararıp soluyordu.