İnquisition'un yargılama usulünce, tek bir suçlu cezasız kalmasın da varsın yüz suçsuz acı çeksin düşüncesi ilke hükmündeydi. Mahkumun yakılması için odun getirenler, günahları affedilmek yoluyla ödüllendirilirdi.
Sayfa 63 - John Bury, Düşünce Özgürlüğünün TarihiKitabı okuyor
Drakon Kanunları
Zalimliğiyle tanınmış Drakon Kanunları, klanların ilkel âdetlerinin bir toplamı aslında. En küçük bir hırsızlığın bile ölümle cezalandırıldığı bu kanunlar için, -IV. yüzyılda yaşayan- Atinalı hatip Demade, «mürekkeple değil, kanla yazılmıştır» der. Öyle de olsa, bir ilerleme idi bu; çünkü, yürürlükteki hukuku yazılı hale getirerek, soyluların keyfi davranışlarını sınırlıyordu bir dereceye kadar. Onları taştan levhalara kazıyıp Agora’ya asarlar.
Sayfa 269 - Adam Yayınları
Reklam
Ve Demokrat Parti'li Dönem...
Demokrat Parti’nin doğuşu (7 Ocak 1946) böyle bir ortamda olur ve kısa zamanda gelişir. Halk yığınlarının geniş ilgi ve desteğini de görse, özünde “halka karşı” bir harekettir. Çünkü çıkarları geniş halk kitlelerinin çıkarlarıyla zıtlaşan sınıf ve zümrelerin sözcüsüdür. Dışa bağımlı büyük sermayenin sözcüsü olarak çıkmıştır tarih sahnesine. Ve toplumdaki en geri ve kapitalizm öncesi kesimlerle bağlaşıklığını sağlamlaştırır; onların sömürü ağı içindeki geniş halk yığınlarına dayanarak iktidara gelir (14 Mayıs 1950).
Sayfa 216 - Alkım Yayınları
* Kumarbi, tanrıların hükümdarı idi. Ne var ki, öteki tanrılar, elinden iktidarını almaya yeltendiklerinden, Kumarbi, bir yardımcı yaratmaya karar verdi kendisine. Ancak, böyle bir yiğidin güçlü ve cüsseli bir anası olmak gerektiğinden, Kumarbi tuttu bir kayayla evlendi. Ondan da Ullikummi adlı bir oğlu oldu. Babası, bir deniz uçurumuna sakladı onu; çocuk, herkesten gizli orada büyüdü. Ancak, tanrılar bir gün haber aldılar bunu ve ele geçirmeye karar verdiler. Tanrıça İştar, baştan aşağıya süslenmiş olarak, taştan yığının önünde şarkı söyledi. Boşunaydı bu, çünkü, ne gözleri vardı Ullikummi’nin, ne de kulakları. Tanrıça da umutsuzluğa düşüp, bütün mücevherlerini fırlatıp attı.
Sayfa 132 - Adam Yayınları
Eski imparatorluk devrinde saptanmış olan Mısır takvimi, güneşe göreydi. Ancak, güneşin yıllık hareketinin gözlemlenmesinden doğmamıştı: Başlangıç noktası olarak, Sirius’un güneşe göre doğuş günü alınmıştı; Nil’in taşmaları da o zamana rastlıyordu genellikle. Uzun yılların gözlemlerinden sonra, olayın her 365 günde bir tekrarlandığı saptandı ve bu süre yılın uzunluğu olarak kabul edildi; yıl da 30 günlük 12 aya bölündü, artan beş gün de bayram günü sayıldı. Ancak, böylece saptanan yılın, güneş yılına oranla 6 saat kadar bir gecikmesi vardı; modem takvimde, bu düzeltme -her dört yılda bir gelen- 366 günlük bir artık yıl yoluyla yapılmaktadır.
Sayfa 120 - Adam Yayınları
Eski Doğu halkları, yalnız İlk Çağ için değil, bütün insanlık tarihi üzerinde büyük etkileri olan pek köklü uygarlıklar yarattılar; insanlığın maddi ve manevi kültürünün temelini onlar attılar hiç kuşkusuz. Bu uygarlıklar içinde, ilk akla gelenleri, Mısır ve Mezopotamya ile Filistin ve Suriye’de kurulan uygarlıklar oluyor.
Sayfa 47 - Adam Yayınları
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.